Heybeliada Kampı Temmuz 2009

Alpay artık sea kayak yapmakta ve ikinci faaliyeti olan Paşabahçeden yola çıkıp Heybeliye gelme rotasının sonucunda atacakları kampa bize katılıyoruz. Biz dediğim Erin ve ben, kardeşimi de davet edince ettik 3 kişi. Uzun zamandır sırtımda kamp yükü taşımayan ben bir de puset ile Erin’i götüreceğim ve kardeşim de olacak, hmm olur mu?? olur olur diyip yola çıktık.

 Temmuzun en sıcak günü saat 12 güneş tepede ve biz Heybeli dik yokuşlarında bir teyze bir anne ve bir Erin şeklinde elimizde fotoğraf makineleri sırtımızda kamp yükleri nereye kamp atacağımızı bilmeden pardon sadece adını bilerek ilerliyoruz!.

kucukErin uyudu biz dinlendik bir çamlıkta sonra indik sahile. Bu arada Kaan ve Hülya bisikletle geldiler. Allahtan geldilerSmilesahili bulduk ama kamp atılacak yer yok var da oraya bir küçük patika ile gidiliyor. Puset olmasa sorun değil ama pusetsiz de olmazdı işte iyi ki geldiler bu yüzden. Bizim sahile inmemizi sağladıktan sonra onlar bir ada turu yaptı biz başladık beklemeye babamızı ve ekibi. Duş yok, tuvalet yok sıcaktan bunalmışız deniz leş gibi insan kalabalığı!! neyse ki çok uzamadan saatler geldi ekip. Alpay’ın ağzı kulaklarında çekmiş 50km kadar kürekSmileTaa Paşabahçeden Caddebostan’a sonrada Heybeli adaya!! vay vay! bir de ben deneyim dedim: popo anca sığıyor. Yok mu bunun büyüğü!!! devrilse çıkamayacağım sanki içinden zaten deniz-fobik bir insanım ben. Yok bana gelmez.

ada2

Ama Erin’in çok hoşuna gitti. Zaten tüm gün boyunca gördüğü herkese “çadır kurucaz biz” diye sayıkladığından hızlıca kampımızı kurduk. Çığlıklar, kahkahalar bizimkinden: pek mutlu. Biz de haliyle Smile Akşam yemeği: peynirli kuskus ve sonra irmik helvası. Hiç üşenmem kampa taşırım abi irmiğimi ama pi-nik kuşum dayanamadı, o kadar heyecan yapıp ısrar etse de uyumamak için dayanamadı uyudu yiyemedi irmiğini. Sabah fotoğrafını çekiyordum uyurken, deklanşöre bastım ve kafasını birden kaldırıp ” bakim miyim!!” diye sordu. Biz uyuyor zannediyoruz saat 7 bu arada Smile Güzel bir kamp kahvaltısı: iki dilim ekmeğe sürülen fındık ezmesi. Erin tabii böyle şeyleri yemediği için normalde elinde bıçak bir ekmeğine sürüyor bir ağzına atıyor. Burada esnek davrandım o akdar da değil di mi :=) Tek sorunumuz Tuğçenin hastalanmasıydı. Midesini üşütmüş olmalı ki pek fenaydı ama olsundu kampın adı patates kampı kalacaktı ve hep böyle anılacaktı bir özür borcu olmasındı artık Smile anlayan anladı diyelim. Bu sebeple dönüş yolumuzu faytonla kat etmeye karar verdik. Zaten aksi olmamalıymış: pazar günü ada küçük bir cehenneme benziyor: yok hiç cehennem görmedim ama buna benzer olmalı! çok sıcak ve çok kalabalık!! Biz rahay rahat dönerken sert bir poyrazda kano ekibi ne yaptı düşüne düşüne gittik. Boğazı o havada geçemeyecekleri için sadece karşı yakaya çok uzun bir sürede ve zor bir şekilde geçmişler ama yine de kollarını tutamasa da Alpay’ın yüzündeki mutluluk bizi saat gece 1′e kadar o yorgunlukla bile sohbet ettirdi.

{phocagallery view=category|categoryid=17|limitstart=0|limitcount=0}

Ayça Oğuş

1977 İstanbul doğumlu. 1995 İtalyan lisesi, 1999 Kocaeli Üniversitesi Ekonomi mezunu.Önce gezi ve doğa fotoğrafçılığı yaptı. 2007 yılında anne oldu, fotoğrafçılık teması çocuklara yöneldi.2009 yılından beri doğum fotoğrafları , 2010 yılından beri yeni doğan bebek fotoğrafları çekmektedir.2010 -2014 yılları arasında Muammer Yanmaz Fotoğraf Atölyesinde Doğum Fotoğrafçılığı Atölyesi
2015 FUJIFILM EĞİTİM MERKEZİ Doğum Fotoğrafçılığı Atölyesi vermiştir halen özel dersler veremeye devam etmektedir.
Deneyimlerini ve yaşam tarzını anlattığı 2006 yılından beri yazdığı Pi-NiK Kuş adlı blogun yazarıdır.
Ailesi ile birlikte ” Kampa Gidelim mi Baba”  diyerek, diğer ailelere doğa içerisinde yaşayabilecekleri kamplara götürmek konusunda rehberlik yapmaktadır.
Kendi içsel yolculuğunda 2001 yılından öğrenci olarak başladığı yogada 2016 da Deniz Bağan ve Çelen Arıman’dan temel yoga hocalık eğitimini, 2017’de Gizem Onay Collet’ten Hamile yogası hocalık eğitimini tamamlamış halen Çelen Arıman’dan Yin Yoga hocalık eğitimi almaya devam etmekte, Hamile yogası ve başlangıç seviyesi yoga dersleri vermektedir.
Mandala Meditasyonunu bir şifa çalışması olarak kullanarak, yetişkin ve çocuklarla Mandala Atölyelerine liderlik ederek katılımcıların kendi yolculuklarını yaratmalarına yardımcı olmaktadır.Sergiler:2005 Aralık Yalçın Savuran ve proje grubu ile bir gölge konulu karma sergi

2010 Aslı Tür ve ÖzlemTuran ile “Her Damlası Altın:Anne sütü” Sergisi

2012 Bige Yalın ve Özlem Turan ile “Anneliğe Doğmak” Sergisi”

2013 40 Haramiler “İnsan Hikayeleri” Karma Fotoğraf Sergisi

2013 10. Renk : Paris Projesi Sergisi

2015 : Yüzkumbarası Projesi

Yorum Ekle