Etikete göre gösterilenler yaz çocuk kampları

Sömestr tatilinde bir şey yapalım istiyorduk. Ama kayak yapanlar insanlar değildik. Eh, euro desen malumunuz, Avrupa seyahatleri bir süreliğine rafta. Peki hem bizim, hem çocukların hoşuna gidecek ne bulabilirdik? Üstelik okulların son haftasıydı, bu saatten sonra bir şey ayarlayabilir miydik? Bu düşüncelerle Kampa Gidelim Mi Baba’nın sitesine tıkladığımda karşıma şahane bir Kars programı çıktı. Boğatepe köyünde kara boğulacağımız, çocuklar için bir dolu eğlence sunan nefis bir 6 gün! Köy evleri, donmuş Çıldır Gölü yürüyüşleri, kızaklar, peynirler… Gidelim mi? Gidelim!

Kategori Gittik

Şubat tatilinin gelmesini dört gözle beklemek Kars’tandı. Geçen sene tadı damağımızda kalan Kars kampımıza bu sene de gitmek için gün saydık ailecek. Bu sene kış biraz sert geçtiği için kendi adıma hava durumu ile ilgili soru işaretleri yaşasam da 2 hafta boyunca hediye gibi gelen bir hava ile yaşadık 2500 metre yüksekteki karlar ülkesinde, Boğatepe köyünde.

Kategori Gittik

Kimi yollara çıkarken insan hazır olduğunu, yolculuk boyunca neler yaşayacağını bildiğini zanneder. Ama yol, yolculuk, insanlar, hayat, doğa hikayeyi başkalaştırır. Ve yolculuk sona erdiğinde insan kendisini başkalaşmış, dönüşmüş bulur. Bizim Kars gezimiz böyle bir yolculuktu.

Kampa Gidelim mi Baba’nın yaz çadır kamplarına katılıp çok keyif almış olduğumuz için kış için hem de tren yolculuğu yapabileceğimiz bir Kars gezisi yayınladıklarını görünce hiç düşünmeden kaydımızı yaptırdık. Ne Kars’ın, ne de Doğu Ekspresi’nin Türkiye’nin en talep edilen seyahat haritası içine girdiğinden haberimiz yoktu. Amacımız Kaan’a ilk uzun tren yolculuğunu yaşatırken, kendimize de gençlik yıllarımıza ufak bir dönüş olacak bir tren yolculuğu yaşatmaktı. Kars’ı hep merak etmiştik, ayrıca sadece Kars’ı ve çevresini görmekten öte Boğatepe Köyü’nü görüp, orada kalıp, zaman geçirecek olmak ise çok büyük bir şanstı.

Kars soğuk olacaktı, kışı yaşayamadığımız bir İstanbul’dan bütün giyeceklerimizi toparlayıp yola çıkmaya hazırlandık. Trende çok yiyecek olmayacaktı, yiyeceklerimizi de yanımıza aldık. Ve üç aşağı beş yukarı ne yaşayacağımızı bildiğimizi düşündüğümüz yola çıktık.

Asıl hikayemiz Ankara Garı’nda başladı. Kararmış, puslu bir Pazar akşamüstünde yüzünde güller açmış Ayça bizi karşıladı, otobüslere binmemize yardımcı oldu ve trende kompartımanlarımızı gösterdi. Çocuklarla uzun yolculuklar yapmanın en önemli yanının başka çocuklar ile zaman geçirecek ortamlar sağlamak olduğunu bu yolculukta anladık. Neredeyse 29 saat süren tren yolculuğumuzda çocuklar bizden daha fazla eğlendiler ve trenin her köşesini deneyimlediler. Ankara – Kars arası yolculuk sanki bambaşka bir coğrafyada yolculuk yapıyormuş gibiydi. Bildiğimiz kışın gelmemiş olmamasından dolayı kar ancak Erzincan’dan sonra kendini tam anlamı ile göstermeye başladı. Uçsuz bucaksız bozkırları örten bembeyaz kar, aralardan akan dereler, tren raylarının çıkardığı sesler ve çocuk cıvıltıları insanın ruhunu farklı bir noktaya doğru yolculuğa çıkarmaya yetmişti.

Kategori Gittik

İlk kez uzun bir tren yolculuğu bizi bekliyor...bavulları yaparken acaba nasıl bir macera bizi olucak diye bir alıp bir koyuyorum eşyaları... Biliyoruz ki Rengim için müthiş bir deneyim olacak o kesin. Onu Ülkenin farklı yerinde biriktireceği anlarla yoğuracağı ve gelişimine katkısı sonsuz olan bu maceraya beraberce katılmak çok keyifli olacakdı.

Ve trendeyiz. Rengim trende çocuklarla oyunlara katıldı bizse ağır ağır ilerleyen manzaranın doyumolmaz tadına bıraktık kendimizi...

Kategori Gittik

Bozcaada'da Arkadaşlıklar Hiç Bitmez

Yıllar sonra tekrar

Bozcaada'ya çocuklar olmadan önce gitmiştik, güzel bir kamp yapmıştık. Ama nedense yollarda çok süründüğümüz için tekrar gitmeye değer mi diye düşünmedim değil.

Amca'nın Kampı

3 yaşını yeni tamamlayan Can'a bir hafta sonra kampa gideceğimizi söylediğimizde çok sevindi ve "Amca'nın Kampı"na gitmeyi heyecanla beklemeye başladı. Ablası Derin zaten bir kamp çocuğu olarak gayet olgun karşıladı. Ne de olsa anneannesinin köy evinde keyfi yerindeydi.

Bizler kendi tatil anlayışımıza uygun, yani "yorulmamışsak o tatil tatil değildir!" anlayışına uygun bu kampa gitmemizin diğer bir sebebi de çocuklar ve kendimiz için güçlendirici bir dönem geçirmekti. Hayat her zaman sorunlarla dolu, olumsuz bir çok etki altında kalıyoruz hem bizler hem çocuklar. Bu kampların kendini gerçekleştirme, bir sadeleşme ve güçlenme için fırsat olduğunu düşünüyoruz.

Oryantasyon

Ada'ya, Güler Pansiyona ve kampa hoşgeldik. Dostlarımız Alpay, Ayça ve Erin ile karşılaştık. Çadırımızı kurmadan önce şarabımızı yudumladık. Yerleşmenin ardından denize gittiğimizde Derin yeni arkadaşlarıyla denizin keyfini çıkarmaya başlamıştı bile.

Geçen sene Dedetepe'nin aksine buraya gelen diğer katılımcıların çoğu böyle bir kampa ilk defa katılıyordu. Her zamanki gibi çocuklar ve büyükler için ayrı ayrı oryantasyon yapıldı. Bazı katılıcımcıların yüzlerinde, farklı beklentilerle geldikleri için bir tedirginlik okunuyordu.

Gece Yürüyüşü

Daha ilk gece karanlıkta çocuklar ile yapılan yürüyüş, böyle ortamlara çocukların çok daha hızlı adapte olduklarını bir defa daha görmemizi sağladı. Alpay'ın çocuklarla kurduğu özel ilişkide yetişkinlerin bazen anlayamacağı, hatta bazen onlardan gizlediği oyunlar ve kurgular önemli bir yer tutuyor. Nerden öğrenmişler ise bazı yetiştkinler Alpay'ın çocuklar için hazırladığı sürprizi açık ettiler. Kendi çocuklarının yaşayacağı deneyimi onların elinden almış olduklarının farkında değillerdi.

Ateş Başı

Ateş başı kampın belki de en önemli zamanlarından birisi; çocuklar uyumadan önce ateş başında masal dinlediler ya da açık hava sineması izlediler. Kimi zaman yetişkinlerden birisi bildiği bir masalı anlattı, kimi zaman masal ateş başında oluştu. Çocuklar uyuduktan bir süre sonra bu sefer büyüklerin ateş sohbetleri başladı. Bütün herkes katılmasa da ateş her akşam yandı. Bazı geceler ateşli tartışmalar oldu, bazı geceler sakince şarap içip, yıldızlar izlendi.

A kişisi: "Dün aksam ateş başına gittim. Bir şey yoktu. Ateş sönmek üzereydi ve üç adam yatmış uyukluyordu."

B kişisi: "Doğru diyorsun , senin baktığın yerden üç adam gözüküyordu. Bizim oradan ise milyonlarca yıldız gözüküyordu."

Ateş

Daha ilk gece hafif ateşlenen Can, ikinci ve üçüncü günü yüksek seyreden ateş ile geçirdi. Can'ın enerji topladığında ve ateşinin biraz azaldığı zamanlarda muzip, canlı ve keyifli olması, bu hastalığı 1-2 gün içinde atlatacağının belirtisiydi. Halsizdi ama baygın değildi. 2. gece hafif bir ateş düşürücü kullandık sadece. Fakat ilginç olan hastalığı atlattıktan sonra Can'ın huyunun değişmesiydi. Çok talepkar, işini ağlayarak yaptırmak, annesine yapışmak gibi bir moda geçti. Kısa bir süre buna izin verdik. Ama sonra sebepsiz ağlamalara bir çözüm bulmak gerektiğine karar verdik. Uzun ağlamalarını göze alarak ortamdan yani annesinden uzaklaştırdım. Ağlaması bitince annesine döndük ve sevgi gördü. Bir kaç kez çok uzun ağladıktan sonra ağlamanın kendi istekleri ile ters bir etki yarattığını, annesine yaklaştırmak yerine uzaklaştırdığını deneyimledi. Eski Can geri geldi. Ara ara gene bazı denemeleri oldu tabii.

Yürüyüşler ve Deniz

Yürüyüşsüz olmaz, uzun yürüyüşler bizim için çok keyifli. 3 uzun yürüyüş yaptık. Keşif, risk alma, riski tartıp risk almama, stres ile başetme, yorgunlukla başetme... Riskli sayılabilecek bir yerden geçerken Derin çok keyifliydi: "Baba bu yürüyüş çok güzeldi, keşke bu yürüyüşü hatırlatacak bir yaram olsaydı!" Ve bacağındaki çiziği gösterince çok mutlu oldu: "Eyoo!"

Derin ve Mercan kampa başadığımızda yüzme bilmiyorlar ve kolluk kullanıyorlardı. Yetişkinler olarak hiç bir yönlendirme yapmadan önce kollukları çıkarmaya karar verdiler, tatlı bir rekabet ile  4. günün sonunda nasıl yüzdüklerini bize gururla gösteriyorlardı.

Zeybekiko

Bozcada tarihsel olarak mübadele öncesi ağırlıklı olarak Rum'ların yaşadığı bir ada. Dansçılık birikimimiz ile bu toprakların ortak danslarından Zeybek ve Zeybekiko ile ilgili bir atölye yapmayı önerdik. Az zaman olması ve daha az biliniyor olması sebebiyle Zeybekiko çalışması yaptık. Kadınların ilgi göstermesiyle ve çalışma bir kadın çemberine doğru ilerledi.

Seramik-Merkez-Serbest zaman-Mandala

Seramik eller kampın alt başlığı idi, ben açıkçası ilgilenmedim. Çay bahçesinde miskinlik yaptım. Gördüğüm kadarıyla çocuklar ve katılanlar memnundu. Etkinlik adanın merkezinde bir çay bahçesinde yapıldığı için ortalıktaydı ve bizim kamp katılımcısı olmayan çocuklar da rahatlıkla araya karıştılar. Seramik ya da mandalaya katılmayanlar için serbest zamandı ama genelde bu hakkımızı miskinlik için kullandık. Bir keresinde adalı çocuklar arasına karışıp futbol oynadık.

İğde ağacı

Ada havasının rüzgarlı olması sebebiyle programda değişiklik yapılarak merkeze bir gün daha fazla gidildi. Merkezde arka arkaya bulunmak bazı katılımcılarda rahatsızlık yarattı. Aslında bu konuların açılması için bir çok kanal -mesela ateş başı- olmasına rağmen açık bir şekilde konuşulduğunu söyleyemeyiz. Ama bu sıkıntı bize iğde ağacı altındaki pikniğe vesile oldu. Kampın özeti niteliğinde, bazılarımızda bir filmin final sahnesini andıran, dansların -yeni öğrenilen zeybekiko- edildiği, çocukların kendi sandviçlerini hazırladığı, isteyenin uyuduğu, isteyenin boyama yaptığı masalsı bir öğle yemeği oldu....

Not: Kızımız Derin(6) de katkıda bulunmak istedi:

Bazı yürüyüşler ıslak geçti.  Bazıları kupkuruydu ama yorucuydu. Ne de olsa Alpay amcanın kampları güzel oluyor. Bazen arkadaşlarımla kavga edebiliyordum ama  arkadaşlıklarımız hep devam ediyordu.

Büyükler bazen bana bir şey söylüyordu ama ben onlara hiç aldırmıyordum ve arkadaşlarımla oynamaya devam ediyordum.

Bazen kamplarda bazı arkadaşlarım gidiyordu, ama ben hiç üzülmedim ben de gideceğimi biliyordum. Kamplarda arkadaşlıklar hiç bitmez.

M. Gokhan Gokcen

Kategori Gittik
Cumartesi, 01 Ağustos 2015 14:40

Dedetepe Çocuk Kampı 5 - 1 - 8 Ağustos 2015

Artık bu yılın sonuncu kampındayız. Sanki hep burada doğmuş ve büyüyor gibiyiz. Mığlı şelalesinin soğuk suları artık sabahlarımızın sıradan rutinlerinden. Yüzümüzü yıkamak yerine bedenimizi yıkıyoruz. Köpek havlamalarından kimin ne demek istediğini anlamaya başladık. Karınca yuvalarının yerlerini ezbere biliyoruz.

Kategori Gittik

Nehir kenarına yüzmeye giderken duygu ve sanat galerisinden geçiyorsunuz. Çaksir bitkisinin kurumuş tohumları kollarınıza dokunuyor, derenin söğüt ağacı dallarına sarıp sarmaladığı yaprak ve dal heykelleri, geçerken kulağınıza sevgilim diyen sumak meyveleri, ihtiyar ve bilge akasma sakalları saçınızı okşuyor, uyuz otunu zerafet ile emen kelebeklerle göz kırpışıyoruz. Dereye günlük armaganimizi verip zerrelerinde yüzyıllardır biriktirdiği sırları anlatmasını dinliyorum. Daha diyor çok yol var, aynı bitkileri tanımak için dört mevsimi onunla geçirmek gerektigin gibi bir insanla ilgili yargıya varmadan önce onun dört mevsimini yasa! değişim, dönüşüm ve tepkileri, kirginliklarini, sevinçlerini, şefkatli, sevgisini, gözyaşlarını, öfkesini gör ve kabul et. Geniş yüreğin aynı benim gibi bunu yapabilir, genişle, kucakla, dinle, gozlemle. Kampagidelimmibaba yeni katılımcılarıni beklerken şimdi doğa konuşuyor biz dinliyoruz. Şükürler olsun. (26 temmuz)

Kategori Gittik

Bu yılın ilk Dedetepe kampı yeni katılımcıları ile başladı. Her kamp farklı bir düzen ve içerikte geçiyor. Buna sebep olan şey çocukların talepleri. Kimi zaman kil yapmak konusunda o kadar istekli oluyorlar ki başından kaldıramıyorsun kimseyi. Kimi zaman da sadece koşuşturmak yeterli olabiliyor. Kil çamurundan çok güzel heykeller yaptık. Teleskopumuzun açılışını yaptık. Uzakları görmek çok şaşırtıcı bir şey. Geceleri ay gözlemi yaptık ki bu şimdiye kadar ayı bu kadr büyük ve net ilk defa görmemiz demek.

Kategori Gittik

Uzun bir aradan sonra üçüncü kez Doğu Karadeniz'e bir gezi yapıyoruz. İlkini 2007 yılında çocuksuz bir çift olarak motosikletle yapmıştık İkincisini 2009 yılında arabayla oğlumuz Ardıç henüz 4 aylıkken Çamlıhemşin merkezli gerçekleştirdik. Bu kez Kampa Gidelim mi Baba? grubuyla 20'ye yakın çocuk 40 kişilik bir toplulukla 14-21 Haziran 2015 tarihleri arasında yine Çamlıhemşin ve Kaçkarları hedef aldık. Bu son maceramız uzun dağ ve patika yürüyüşü ağırlıklı bir gezi oldu.

Kategori Gittik