Arşiv

Arşiv (175)

Bu haftasonu hava durumu yağışlı gösteriyor. Katılımcılarımız da arayarak soruyorlar: Hava yağmurlu, kamp olacak mı diye?
Yağmurlu havalar kamp yapmamız için bir engel değil. Haziran ayındayız. Bir gün içinde toplasanız iki saat yağmur yağar, o da bize dinlenme ve sohbet imkanı sağlar.
Yağmurlu bir kamp çocukların gelişimi için muhteşem bir fırsattır. Yağmurun insanları eritmediğini, korkulacak bir şey değil hatta eğlenceli olduğunu, kirlenmenin güzel olduğunu, su birikintilerinde ve çamurda oynamanın ise tarifsiz bir mutluluk olduğunu yaşayarak öğrenirler. Zorluklarla başa çıkmak için de harika bir egzersizdir.
Çocuklar tüm gün ıslak ayakkabı ve ıslak kıyafetler ile dolanabilirler. Üstelik bunu hiç de dert etmezler. Büyükler bunu konuda genelde daha endişelidir. Kampımızın adı çocuk kampı olarak geçse de içeriği itibariyle tüm ailemiz için farkındalık geliştirme, daha derin öğrenme ve görme üzerine kuruludur. Biz de bu konularda yol gösteren oluruz. Yağmurlu bir haftasonu da çok keyifli geçebilir.
Sabah tatlı bir serinlikle kamp ekibi erkenden iş başında katılımcılarımız gelene kadar hazırlıklarını tamamlıyor. Yağış olasılığı olduğu için kapalı alanımız olan Dom da kahvaltı için hazır. Burası bizim soğuk ve yağışlı günlerde kapalı sınıfımız aynı zamanda. Bu haftasonu Defne Ağacım Anaokulu'nun öğretmenleri ve aileleriyle kapalı bir grup olarak kampımızı gerçekleştiriyoruz. Katılımcılar teker teker kampa ulaşıyorlar. Herkes birbirini tanıyor ve masalar hemen kuruluyor.
Katılımcılara iyi ki geldik dedirtecek kadar güzel bir hava. Yağmur olasılığı olmasına rağmen hava günlük güneşlik. Kahvaltılar ediliyor, hızlıca çöpler ayrıştırılıyor, bulaşıklar yıkanıyor. Doğruca çocuk oyun alanına koşuyor çocuklar. Hava kaykayı hiç durmuyor bugün, taa ki çocuk toplantısı başlıyor diye sesleninceye kadar.
Çocuk toplantısı zamanı. Büyüklerin olmadığı toplantılardır bu toplantılar. Çocukların her birini ayrı bireyler olarak görür, dinler, fikirlerine değer veririz. Topluluğun adil düzeni için konulmuş minimum kurallarımız var. Çocukları bu kurallar konusunda bilgilendiririz. Kamp boyunca maceracı ve riskli işler mi, sakin ve huzurlu işler mi peşinde olacağız buna ekipçe karar veririz. Maceracı ve riskli işler hep ağır basar tabii ki. Her zaman en eğlenceli olan sınırlarını aşmak değil midir? Bunun sonucunda kurulur sıkı ekipler ve güzel çocuk masaları...
Orman yürüyüşü için hazırlıklar tamamlanıp düşülüyor yollara. Kamplarımızda yürüyüşlere sadece çocuklar katılıyor. Eğer yaşı küçük bir katılımcımız varsa ona eşlik için bir yetişkin katılabiliyor sadece. Öğretmenleri eşlik ediyor bu yürüyüşte.
Ormanın gizli hikayelerini bulabilmenin tek yolu yürümek. Çocuklar bunu çok iyi biliyor. Normal yollardan yürümeyi de pek sevmeyiz. O zaman nasıl keşfeder maceranın tadına varırız?
Orman yürüyüşünde bizi bolca mantar ve kuş cıvıltıları karşılıyor. Bol gözlem ve sohbetli yürüyüşün ardından eğimli patikanın sonlarına doğru çocuklar bir ağaç ev keşfediyor. Başlıyorlar oynamaya. Büyük bir kaya en çok sevilen oyun alanımız oluyor.
Kampta kalan yetişkinler ile çayımızı yudumlarken Permakamp, Kampagidelimmibaba ve iki günün akışı üzerine kısa bir oryantasyon gerçekleştiriyoruz.
Bu hafta atölye temamız bahçecilik eğitimi. Toprak hazırlığından tohuma, fide şaşırtmadan yerine almaya ve bakımına kadar bir çok başlığı iki güne yayılan atölyelerde ele alacağız ve kendi gıdamızı nasıl yetiştirebilirizi uygulamalı bir şekilde aktarmış olacağız.

Atölyemizin ilk ayağını tamamlarken çocuklar koşarak kampa giriyorlar maceralarını anlatmak üzere anne babasının yanına.
Öğle yemeğinin ardından atölyelere devam ediyoruz büyük küçük. Çocuklar meyve saatinde içmek üzere kendi limonatalarını hazırlıyorlar önce. Sonrasında Nihan ile böceklerin izlerini sürmek üzere iz kapanlarını kurup ertesi gün gözlemlemek üzere arazinin farklı yerlerine yerleştiriyorlar. Yetişkinlerle bahçecilik eğitiminin 2. ayağını gerçekleştiriyoruz.
Saat 5, çocuklar için limonatalarını yudumlarken pekede serbest resim ve mandala saati, büyükler için ise çay saati.
Bu kampımızda katılımı iki seçenekli olarak tuttuk. Günübirlik ve kampta geceyi geçirecekler olarak. Çadır kuracak grup az olduğu için kısa bir kampçılık eğitiminin ardından hızlıca kuruldu kamp alanı. Akşam yemeğinden sonra grubun yarısı ayrılırken kalanlar ile ateş başı sohbetlerimiz devam etti.
Ertesi gün günlük güneşlik bir hava ile kahvaltımızı yapıyoruz, yarım kalan işlere devam ediyoruz, keyfimizce kendi ritmimizde, yumuşak yumuşak. :))
Öğle yemeğinin ardından Ambar'ı açıyoruz katılımcılara. Gıda Birliğimiz katılımcılarımıza ayrılmadan önce ilaçsız tarım yapan yerel üreticilerden, kurucularımızın çiftliklerinden ve Permakamp üretimlerimizden oluşan zehirsiz gıdalara ulaşma ve evlerine götürme imkanı sunuyor.

Seteney Koz

Bu haftasonu hava durumu yağışlı gösteriyor. Katılımcılarımız da arayarak soruyorlar: Hava yağmurlu, kamp olacak mı diye?

Yağmurlu havalar kamp yapmamız için bir engel değil. Haziran ayındayız. Bir gün içinde toplasanız iki saat yağmur yağar, o da bize dinlenme ve sohbet imkanı sağlar.

Yağmurlu bir kamp çocukların gelişimi için muhteşem bir fırsattır. Yağmurun insanları eritmediğini, korkulacak bir şey değil hatta eğlenceli olduğunu, kirlenmenin güzel olduğunu, su birikintilerinde ve çamurda oynamanın ise tarifsiz bir mutluluk olduğunu yaşayarak öğrenirler. Zorluklarla başa çıkmak için de harika bir egzersizdir.

Çocuklar tüm gün ıslak ayakkabı ve ıslak kıyafetler ile dolanabilirler. Üstelik bunu hiç de dert etmezler. Büyükler bunu konuda genelde daha endişelidir. Kampımızın adı çocuk kampı olarak geçse de içeriği itibariyle tüm ailemiz için farkındalık geliştirme, daha derin öğrenme ve görme üzerine kuruludur. Biz de bu konularda yol gösteren oluruz. Yağmurlu bir haftasonu da çok keyifli geçebilir.

Sabah tatlı bir serinlikle kamp ekibi erkenden iş başında katılımcılarımız gelene kadar hazırlıklarını tamamlıyor. Yağış olasılığı olduğu için  kapalı alanımız olan Dom da kahvaltı için hazır. Burası bizim soğuk ve yağışlı günlerde kapalı sınıfımız aynı zamanda. Bu haftasonu Defne Ağacım Anaokulu'nun öğretmenleri ve aileleriyle kapalı bir grup olarak kampımızı gerçekleştiriyoruz. Katılımcılar teker teker kampa ulaşıyorlar. Herkes birbirini tanıyor ve masalar hemen kuruluyor.

Katılımcılara iyi ki geldik dedirtecek kadar güzel bir hava. Yağmur olasılığı olmasına rağmen hava günlük güneşlik. Kahvaltılar ediliyor, hızlıca çöpler ayrıştırılıyor, bulaşıklar yıkanıyor. Doğruca çocuk oyun alanına koşuyor çocuklar. Hava kaykayı hiç durmuyor bugün, taa ki çocuk toplantısı başlıyor diye sesleninceye kadar.

Çocuk toplantısı zamanı. Büyüklerin olmadığı toplantılardır bu toplantılar.  Çocukların her birini ayrı bireyler olarak görür, dinler, fikirlerine değer veririz. Topluluğun adil düzeni için konulmuş minimum kurallarımız var. Çocukları bu kurallar konusunda bilgilendiririz. Kamp boyunca maceracı ve riskli işler mi, sakin ve huzurlu işler mi peşinde olacağız buna ekipçe karar veririz. Maceracı ve riskli işler hep ağır basar tabii ki. Her zaman en eğlenceli olan sınırlarını aşmak değil midir? Bunun sonucunda kurulur sıkı ekipler ve güzel çocuk masaları...

Orman yürüyüşü için hazırlıklar tamamlanıp düşülüyor yollara. Kamplarımızda yürüyüşlere sadece çocuklar katılıyor. Eğer yaşı küçük bir katılımcımız varsa ona eşlik için bir yetişkin katılabiliyor sadece. Öğretmenleri eşlik ediyor bu yürüyüşte.

Ormanın gizli hikayelerini bulabilmenin tek yolu yürümek. Çocuklar bunu çok iyi biliyor. Normal yollardan yürümeyi de pek sevmeyiz. O zaman nasıl keşfeder maceranın tadına varırız?

Orman yürüyüşünde bizi bolca mantar ve kuş cıvıltıları karşılıyor. Bol gözlem ve sohbetli yürüyüşün ardından eğimli patikanın sonlarına doğru çocuklar bir ağaç ev keşfediyor. Başlıyorlar oynamaya. Büyük bir kaya en çok sevilen oyun alanımız oluyor.

Kampta kalan yetişkinler ile çayımızı yudumlarken Permakamp, Kampagidelimmibaba ve iki günün akışı üzerine kısa bir oryantasyon gerçekleştiriyoruz. 

Bu hafta atölye temamız bahçecilik eğitimi. Toprak hazırlığından tohuma, fide şaşırtmadan yerine almaya ve bakımına kadar bir çok başlığı iki güne yayılan atölyelerde ele alacağız ve kendi gıdamızı nasıl yetiştirebilirizi uygulamalı bir şekilde aktarmış olacağız. 

Atölyemizin ilk ayağını tamamlarken çocuklar koşarak kampa giriyorlar maceralarını anlatmak üzere anne babasının yanına. 

Öğle yemeğinin ardından atölyelere devam ediyoruz büyük küçük. Çocuklar meyve saatinde içmek üzere kendi limonatalarını hazırlıyorlar önce. Sonrasında  Nihan ile böceklerin izlerini sürmek üzere iz kapanlarını kurup ertesi gün gözlemlemek üzere arazinin farklı yerlerine  yerleştiriyorlar. Yetişkinlerle bahçecilik eğitiminin 2. ayağını gerçekleştiriyoruz.

Saat 5, çocuklar için limonatalarını yudumlarken pekede serbest resim ve mandala saati, büyükler için ise çay saati.

Bu kampımızda katılımı iki seçenekli olarak tuttuk. Günübirlik ve kampta geceyi geçirecekler olarak. Çadır kuracak grup az olduğu için kısa bir kampçılık eğitiminin ardından hızlıca kuruldu kamp alanı. Akşam yemeğinden sonra grubun yarısı ayrılırken kalanlar ile ateş başı sohbetlerimiz devam etti.

Ertesi gün günlük güneşlik bir hava ile kahvaltımızı yapıyoruz, yarım kalan işlere devam ediyoruz, keyfimizce kendi ritmimizde, yumuşak yumuşak. :))

Öğle yemeğinin ardından Ambar'ı açıyoruz katılımcılara. Gıda Birliğimiz katılımcılarımıza ayrılmadan önce ilaçsız tarım yapan yerel üreticilerden, kurucularımızın çiftliklerinden ve Permakamp üretimlerimizden oluşan zehirsiz gıdalara ulaşma ve evlerine götürme imkanı sunuyor. 

Seteney Koz

Bahar iyice kendini hissettirdi bu haftasonu. Havalar ısındı, ağaçlar iyice yapraklandı. Yemek ve dinlenme alanlarımız için güzel gölge alanlar oluşturdu. Yaz ise bize göz kırpmaya başladı:) 

Ailelerin birer birer katılımıyla tamamlanan kahvaltının ardından akıtmaya başlıyoruz hep birlikte programı. 

Orman yürüyüşümüzde bu hafta konumuz kış uykusuna yatan havanlar ve çevremizdeki ağaçlar.

Önce yürüyüş esnasında bulduğumuz değişik ağaç yapraklarını toplayıp mola yerimizde hangi yaprak hangi ağacın oyununu oynadık. Hem eğlendik hem öğrendik. Kış uykusuna yatan hayvanları saydık birer birer ve ormanda ve kampta karşımıza çıkan minik tırtılı, kuşları, uykudan uyanmış güneşlenen su yılanını inceledik, dinledik, gözlemledik. 

Arazide yaz bahçesi çalışmalarımız tam hız devam ediyor bu hafta da. Yatak hazırlıkları, ekim dikim, malçlama, tabela yapımı olarak bir çok başlıkta çalıştık bu hafta büyük küçük hep birlikte. Çalışırken aynı zamanda  atalık tohum, toprak hazırlama, kompost sistemleri üzerine bolca sohbetlerimiz oldu. 

Yemek ve dinlenme saatleri ise birlikte yapılan işlerin ardından ayrı bir keyifli oldu bu hafta. Ekolojik gıdalarla hazırlanan nefis yemekler “Ben bakla sevmem” diyen katılımcılarımıza bile iki tabak yedirdi. Gerisini siz düşünün:)

Çocukların hazırladığı limonatanın ise tadına doyulamadı.   

Seteney Koz

Artık bahar sabahları tatlı bir serinlik ile uyanmaya başladık. Güneş yüzünü gösterdiği gibi hemen ısıtmaya başlıyor. Doğada yeşilin binbir tonu ve muhteşem coşkusu hemen  bizi içine alıp sarmalıyor, içimize işleyip  ruhumuzu dinlendiriyor. 

Bu haftasonu kamp ekibiz kalabalık. Katılımcı ailelerimizin yanında Enka  Lisesi öğrencileri ve öğretmenleri kampa katılıyorlar. Kamplarımızda her yaşa uygun işler etkinlikler ve atölyeler  tasarlıyoruz. Çiftlik işlerinde ise herkese uygun bir iş her zaman bulunur:) 

Ekip olarak hazırlıklarımız tamam. Mis gibi çayımızı yudumlarken katılımcılarımızı karşılıyoruz birer  birer. Çocuklar heyecanlı ve meraklı. Hemen alanı keşfetmek üzere dolaşmaya başlıyorlar.  Ağlar ve hava kaykayını keşfetmek pek de uzun sürmüyor. 

Ailelere çocuğum nerede diye sorduran tamamen çocukların tasarladığı ve çivilerini çaktığı bir çocuk oyun alanımız var. Bu alanda her şey biraz garip. Tabii biz yetişkinlere göre garip. Merdiveni yamuk, trabzanları iple bağlı, ip istasyona geçiş yükseltilmiş, ağaça hızlı çarpabilmek için özel ayarlanmış eğimde bir hava kaykayı, alt katın yarı zemin tahtası döşenmemiş…

Düşünün çocuklar bizim kurduğumuz yaşam alanlarından o kadar sıkılmışlar ki bizi hayrete düşürecek taleplerle şekillendi bu macera alanı. Bizim de bir şartımız vardı yalnız. Tüm çocuklara bu detayları öğreteceklerdi.  Öyle de yapıyorlar.

Kahvaltının ardından  çocuklar Esin ve Gökhan ile orman yürüyüşüne giderken, biz de yetişkinler ile kısa bir oryantasyonun ardından koyuluyoruz işlere.  Gençlerin programını  Esin yürütüyor. Ortaklıklar olsa da ayrı akıyor bu iki günde programlar. 

Yaz bahçesi hazırlıklarına devam ediyoruz. Yaklaşık 16 adet yükseltilmiş yatak yapmayı planlıyoruz bahçemize. Bu haftasonu da ana işimiz bahçe hazırlığı. Yükseltilmiş yatak permakültür uygulamalarında gıda yetiştirmek üzere kullanılan bir yatak biçimidir. Yükseltmekteki amaç ise  üzerine basılmaması, toprağın yumuşak kalması ve köklerin derinlere gidebilmesi.

Ve yemek hazır! diye seslenir mutfak ekibi. Kampın kalbidir mutfak, candır:) Yemek zamanı günün akışı içindeki yavaşlama anlarından biri. Hem dinlenme hem de bir çok konuda sohbet ve bilgi alışverişi için iyi bir fırsattır hepimiz için. İçtiğimiz su, yediğimiz gıda, çeşit çeşit fermantasyon işleri, bahçe işleri, eğitim sistemi vs. daha neler neler konuşuruz bu sohbetlerde. Çocuklar için de çok değerlidir yemek sofraları. Permakamp'da çocukların masası yetişkinlerden ayrıdır. Bunun birçok sebebi var. Çocuk diğer çocuklar ile sohbet eder, gözler, aynı zamanda örnekler ve model alır. Ardından akran öğrenmesi dediğimiz şey gerçekleşir. Çocuk kendine yetebildiğini görür.

Öğleden sonra işler güçler devam. Çocuklar ile tohum atölyesi ve tavuk bakımı yaparken yetişkinler yatak hazırlıklarına devam ediyor. Mola zamanını unutmuyoruz: ağlarda,  mis gibi bir bardak çayda, tatlı sohbetlerde…

Kampçılık eğitimi ve çadırların kurulumu tamamlanırken ateş ekibi akşam için odun hasadına koyuluyor. Bu işi hava aydınlıkken yapmak gerekli. Karanlıkta bir hayli güç oluyor.

Akşam yemeğinin ardından kamp ateşi yakılıyor.  Ateş başı kalabalık. Büyük bir çember oluyoruz ateşin başında. Hava bulutsuz. Pırıl pırıl yıldızların altında meğer ne kadar çok anlatacak hikayeleri, soracak bilmeceleri varmış çocukların. Masallar ise olmazsa olmazımız.

Ertesi sabah çocuklar erkenden etrafta dolaşmaya başlıyorlar sakin ve alışmış bir şekilde.

Kalabalık çocuk masaları  kuruluyor. Kahvaltılar ediliyor hep birlikte. Atıklar ayrıştırılıyor tabaklardan, bulaşıklar yıkanıyor köpük köpük.

Solucan kompostu ve  fide şaşırtma sabah atölyemizin konusu. Büyük küçük herkesin ilgisini çekiyor bu konu. Solucanlar gübre mi üretiyormuş? Fideler nasıl şaşırıyor ki?

Bol çalışma, sohbet ve atölye ile geçen iki günün sonunda bir başka kampta görüşmek dileğiyle tamamlıyoruz kampımızı. 

Seteney Koz

Uzun süren kışın ardından yaylalara merhaba demek, toprağın ve baharın kokusunu içimize çekip bizi bekleyen maceralara doğru yola çıkmaya hazırız. Ekibimiz her zamanki gibi neşeli ve yaylaya varmak için sabırsızlar. Bu seferki kampımıza 3 tane birbirinden akıllı hayvan dostumuz da katılıyor, Kuki, Freyr ve Zeo. Onların da yabana özlemlerini kamp alanına ilk vardığımız dakikadan itibaren gözlemliyoruz. Sıkı arkadaş olup oyunlar oynamaya başlıyorlar.

Uzun ve sert geçen bir kışın ardından yine bahar kendini gösterdiğinde bizim de içimizi bir heyecan kaplamaya başlıyor. Ne kadar da özlemişiz bir araya gelmeyi,  birlikte  ateş başı sohbetlerini, kamp kurmayı, bahçede çalışmayı, deneyim paylaşmayı, doya doya oynamayı... 

Hep birlikte bahara merhaba diyoruz bu haftasonu. 

Sabah serin, toprak yumuşak. Güneş henüz yüzünü göstermedi.  Yerlerde hala bol çamur ve su birikintileri. Tam da çocukların sevdiği gibi. Saatlerce oynayabilir çocuklar hiç sıkılmadan, anı yakalayıp eğlencenin tadına vararak. Bize de geride durmak ve izin vermek düşer  hiç karışmadan. 

Yılın ilk kampı olduğundan sabah ekipte tatlı bir telaş. Tüm hazırlıklar tamam. Katılımcılarımızı tek tek karşılıyoruz. Gittikçe çoğalarak hep birlikte ekolojik gıdalar ile hazırlanan mis gibi kahvaltımızı yaparak başlıyoruz güne. 

Çocuklar orman yürüyüşüne giderken kampta kalan yetişkinler ile kısa bir oryantasyonun ardından koyuluyoruz çiftlik işlerine. Kampta her zaman  yapılması gereken işler mevcut Mevsimine göre değişen bahçe işlerinin yanında yapı işleri de iş planımızdan hiç eksik olmaz. Kamplarımızda bilgi ve deneyimlerimizi paylaşmak ise olmazsa olmazımız. Bu haftasonu da büyük küçük sirke yapmayı öğreniyoruz hep birlikte. 

Yaz bahçemizin hazırlıkları devam ediyor. Bir taraftan yükseltilmiş sebze yataklarını hazırlarken bir taraftan da sulama hattını çekmeye devam ediyoruz.

Öğleden sonra sirke yapımı, tavuk bakımı derken zaman ne de hızlı geçti. Biraz yavaşlama zamanı. Çocuklar ile mandala, resim saati başlarken yetişkinler fermantasyon sohbetlerinde. 

Ve çocukların  sabahtan beri heyacanla bekledikleri an. Çadırlar kuruluyor ve başlıyor başka bir oyun. 

Akşam yemeğinin ardından yanan kamp ateşi etrafında  ısınırken dalıyoruz masallar alemine, ekolojik sohbetlere. 

Ertesi sabah Permakamp günü katılımcılarımızın da bize katılmasıyla daha bir coşkulu diyoruz “Bahara Merhaba.” 

Sakin ve huzurlu bir günün ardından yüzlerde kocaman bir tebessüm ile uğurluyoruz katılımcılarımızı bir daha görüşmek üzere dilekleriyle. 

Seteney Koz

Artık Kasımın sonuna geliyoruz. Sonbaharın son günleri. Havalar soğumaya başladı. Artık güneşli günler pek nadir. Bu haftasonu ise bize hediye gibiydi adeta. Günlük güneşlik…

Bu hafta mutfakta kurucularımızdan Onur ve Seda var. Artık kış menümüz oturdu. Üreticimizden aldığımız sebzeler çeşitlendi. Mutfak ekibinin kış sebzeleri ile hazırladığı nefis yemekleri yiyiyoruz bu hafta.

Katılımcılarımızın gelişiyle kahvaltı başlıyor. Bulaşık ve toparlanmanın ardından başlıyor hava kaykayımız mesaisine. Ağlar keşfediliyor kaykay sırası beklerken. Malum çocuk sayımız sıra oluşturacak kadar kalabalık bu hafta. Sincabımız da selamlıyor çocukları daldan dala atlayarak.

Çocuklar ile orman yürüyüşüne giderken yetişkinler ile oryantasyon ve sohbet zamanı başlıyor. Oryantasyon uzun sürdü bu sefer, cevaplanacak bir çok soru vardı. Çocuk çalışmalarında bir çok deneyim kazandık. Meraklı soruları severiz. Kampagidelimmi ve Permakamp ailesi geniş bir aile. Farklı seviyelerde sorumluluk alan, farklı şekillerde taahütler veren yatırım yapan ya da farklı şekillerde destek veren ya da gönülden yanımızda olan çok katmanlı geçişken bir aile. Kampımızdan içeri giren her aile, web sitesi takipçilerimiz de bu ailenin bir parçası.

Orman tam kış havasına bürünmüş bu hafta. Yapraklar dökülmüş, yerde bir halı oluşturuyor. Daha bir aydınlık, daha bir nemli kokuyor. Mantarlar çeşitlenmiş. Su birikintilerini inceliyoruz, karşımıza çıkan ağaçları öğreniyoruz, mola yerimizde barınak yapımına girişiyoruz. Herkes kendi taşıyabileceği kadarını sırtlıyor getiriyor barınağa. Ağaçlara çıkmak serbest. Orman yürüyüşümüzde çıkış yokuşu biraz zorlasa da iniş güle oynaya pek bir keyifli oluyor.

Kampa vardığımızda çocuklar anne babalarına koşuyor büyük bir heyecanla. Ormanda yaptıklarını anlatmaya. Ama herşeyi anlatmadıklarını biliyoruz. Anıları onlara özel.

Öğle yemeğinin ardından bezelye, taze soğan, bakla ekimi yapıyoruz. Doğa çalışmalarını bütüncül kurguluyoruz. Özen ve yoğunlaşma dışarıdan verilemiyor, pozitif örnekler ve ortam tasarımı, birlikte çalışmak, algı açıklığı ve duygu yoğunluğunu getiriyor. Özenle ekimi yapılan yeni bahçenin yeri belli olsun diye etrafı ipli çitler ile çeviriyoruz. Permakamp'ta yanlışlıkla ekili alanlara basılmaması ve planlama için bu işaretlemeler çok önemli. Ekili alanlar çok değerli. Geçen yaz hasat ettiğimiz atalık akbuğday taneleri bu iklimde bu topraktaki ilk ürünlerdi. İlk sene tanışma senesiydi. Bu seneki nesil ortama daha aşina olacak. Hasat ettiğimiz buğdayları tekrar ekmeye karar verdik ve ekim ayında toprak ile buluşturduk. Kasım ayında yemyeşil bir çayır görüntüsü oluştu. Ama korumak lazım, koca buğday tarlası da işaretlenir miymiş demeyin. Aaa burada buğday mı ekiliymiş, haberim yoktu olmasın sonra!

Çay saatine bir katılımcımız çocuklar için evden nefis atıştırmalıklar getirmiş. Mis gibi ev yapımı ikramlar candır bizim için. Başımızın üstünde her zaman yeri var:) Çocular ise bu süprize ayrıca çok sevindiler ve hepsini afiyetle lüplettiler. Kampımızda paketli gıda, hazır ve katkı maddeli ürünler tüketmiyoruz, ayrıca tükettirmiyoruz. Getirdiğimiz yiyecekleri ise tüm çocuklara ikram edebilecek miktarda getiriyoruz. Paylaşmak en güzeli tabii ki. Ancak pandemi dolayısıyla elden ele paylaşımı sınırlıyoruz.

Çay saati sonrası çocukların bir kısmı hava kaykayında kayarkan bir kısmı da alet kullanmayı öğrenmek istedi ve çekiç ve çivi kullanarak yeni ekili alanlarımız için tabelalar hazırladı.

Tüm katılımcılarımız komşumuz Cam Ocağı'nın oadalarında konaklıyor bu kamp. Havalar soğudukça Cam Ocağı konaklama seçeneğimiz daha bir cazip bulunuyor katılımcılarımız tarafından. Çadır kurulumuna zaman ayırmasak da yine de çadır seçimi, uyku tulumu seçimi ve kullanımına dair bilgileri paylaştık.

Günlerin kısalması mevsimin gereği. Akşam yemeğini erkene çekmiş olsak da akşam yemeğinin son kısmı loş bir ortamda tamamlanıyor.

Havanın çabuk kararması kamp ateşinin de karanlıkta yakılmasını getiriyor. Kalabalık bir ekip kamp ateşini hızlıca yakıyor. Kamp ateşi güçlü. Masalların ardı arkası kesilmiyor. Her çocuğun anlatmak istediği masallar, fıkralar sormak istediği bilmeceler, gösterilecek popüler dans figürleri ve şarkılar var. Bir sıra oluşturma ihtiyacı oluşuyor. Yetişkinlerin bilmediği ama bütün çocukların bildiği şarkılar ağızlarımızı açık bırakıyor. Melis ve Derin'in iki farklı masalı iç içe geçirerek sırayla birer cümle söyleyerek anlatması ve dinleyenlerin her iki masalı da dikkatlice dinlemesi ateş başı anlatıcılığına yeni bir boyut kattı.

Hediye gibi sisli bir sabah. Kahvaltı zamanı ise günlük güneşlik

Çocuklar ile tohum üzerine sohbet ederek başlıyoruz tohum topu atölyemize. Sayımız bir hayli kalabalık. Farklı yaş grupları bir arada. O zaman tam takım çalışmasına müsait bir kadroyuz demektir. Hızlı bir iş bölümünün ardından başlıyoruz çalışmaya. Tohum topu için yumuşak ve otlardan temizlenmiş toprağa ihtiyacımız var. Bir grup hemen kapıyor kürekleri başlıyor kazmaya. Çamur hazırlamak için birazda suya ihtiyacımız var . Iki kişide koşuyor su getirmeye. Toprağımız ve suyumuz hazır olunca bir grup da başlıyor yoğurmaya. Çamurumuz hazır. Açıyoruz poğaça gibi, koyuyoruz tohumlarımızı ve yuvarlıyoruz pürüzsüz oluncaya kadar. Güneşe koyup kurutuyoruz. İşte tohum toplarımız hazır. Yanında götürmek isteyenler alıyor birer ikişer. Kalanı da fırlatıyoruz buğday tarlasına.

Tohum topu toprağı kazarak ekme şansımız olmadığı zamanlarda kullanabileceğimiz bir tohum ekme yöntemi. Tohumları gelişigüzel attığımızda, rüzgar uçurabilir, böcek veya hayvanlar tarafından yenilebilir veya çürüyebilirler. Ancak tohum topu yaparak tohumları uygun şartlar oluşuncaya kadar dış etkenlerden koruyabiliriz. Tohum toplarının ana malzemesi kildir. Kil oranı yüksek bir toprak ise tek başına yeterli.

Tohum topu atölyesi bitiyor ancak çamurla oyun daha yeni başlıyor. Çukurun içine girip saatlerce oynayanlar, kovayla su taşıyıp şelale yapanlar, yüzlerine maske yapıp dolaşanlar, yeniden tohum topu yapımına girişenler… "yemek hazır" sesine kadar bitmiyor çamurlu işler.

Anne babalar güneşin keyfini çıkarıyor. Çocukların yanlarına hiç uğramadığını nedense çok sonra farkediyorlar. Bir gün içindeki değişimi gözlemliyoruz.

Öğle yemeği sonrası gıda birliğimizin ambarı açılıyor katılımcılarımıza. Ertesi gün okul var ama güzel havanın keyfini sürmek ağır basıyor. Akşam üzeri bir bir uğurluyoruz katılımcılarımızı.

Seteney Koz

Eylül ayı iklimi kamp için güzel. Yazın son günleri sonbaharın başı. Aynı ilkbaharda olduğu gibi doğada bu geçiş döneminde gözlemlenecek bir çok sır ve ilişkiler bütünü var. Ekolojik ayak izini azaltmak ve karşılıklı fayda için yakın köyler ile de ilişkiyi önemsiyoruz çiftlik olarak. Nasıl kampın kalbi mutfaksa yakın çevredeki köyler ile de kamptaki bereketi destekleyecek şekilde ilişki kurmak bizim tasarımımızda var. Beyhan Abla bu hafta mutfakta. Sakine Ablanın geleneksel fırınında yaptığı ekşi mayalı ekmekler, Beytullah Abinin bahçesinden sebzeler, Levent Abinin Afyon yaylalarından gelen etleri, karşı köydeki mandaların sütünden Salim Usta'nın yaptığı yoğurt yine bu hafta soframızda.

Katılımcılarımızı bugün Permakamp çocukları karşılıyor. Permakamp çocuklarının ilk görevi dikkat edilecek alanları o gün gelen katılımcılarımıza öğretmek.

Yetişkinler yerleşme ardından çaylarını içerken çocuklar oyun alanına gidiyor. Ailelere çocuğum nerede diye sorduran tamamen çocukların tasarladığı ve çivilerini çaktığı bir macera istasyonumuz var. Bu istasyonda herşey biraz garip. Tabii biz yetişkinlere göre garip. Merdiveni yamuk, trabzanları iple bağlı, ip istasyona geçiş yükseltilmiş, ağaça hızlı çarpabilmek için özel ayarlanmış eğimde bir hava kaykaylı, altkatın yarı zemin tahtası döşenmemiş.

Düşünün çocuklar bizim kurduğumuz yaşam alanlarından o kadar sıkılmışlar ki bizi hayrete düşürecek taleplerle şekillendi bu macera alanı. Bizim de bir şartımız vardı yanlız. Tüm çocuklara bu detayları öğreteceklerdi.

Ekolojik gıdalardan hazırlanmış kahvaltının ardından bütün katılımcılar bulaşıklarını kendi yıkıyor. Herhangi bir faaliyetimiz sonucu ortaya çıkan sonuçlardan sorumluyuz ne de olsa. Farkındalık burada başlıyor. Bazı çocuklar işi oyuna çevirmişler bulaşığını yıkamayı unutanların bulaşıklarını da yıkıyorlar. Başkasının bulaşığını yıkamak; zorlama olmadan, söylenmeden. Çocuklar mutluluğun sırrını biliyor.

Kahvaltının ardından çocuklar için orman yürüyüşü, büyükler için oryantasyon ve sohbet zamanı.

Orman ekibi yola koyuluyor. Biz neden gidemiyoruz diyen büyükler de olmuyor değil. Yapılandırılmamış oyun alanlarında yetişkinlerde yeterince geri durabilirse, çocuklar için tam bir mutluluk alanı oluşur. Bir çocuğun anılarını tasarlayamayız. Anılar derin ve kalıcı olur. Mesela bu büyüklük, boşluk içerisinde çocukta empati gelişir. Artık farklı duygular oluşur. Kamplarımızı tasarlarken bu etkenlere zemin hazırlayan doğa farkındalığı çalışmaları yürütürüz. Mesela çocukların kendi hikayelerini yazmaları için orman yürüyüşüne ebeveynler katılmaz. Mücevher böcek, sihirli mantar, kaybolan yavru keçi…..

Çocukların ormandan dönüşüyle sohbetimiz sona eriyor. Şimdi maceraları dinleme zamanı.

Mutfaktan gelen yemek hazır nidası hepimiz için candır:) Bu nida güçlü olmak zorundadır ki işe dalmış birisine de duyurabilelim. Kamptaki herkes yemeğe çağırılır. Nefis bir öğle yemeğini çocuklar kendi masalarında yetişkinler kendi masalarında sohbet muhabbet keyifle yiyiyoruz. Ardından atölye zamanı.

Bu hafta kışlık hazırlıklara devam. Fermantasyon önemli bir konu. Bu haftaki atölyelerimizi bu konu etrafında oluşturduk. Hep birlikte sirke ve turşu yapımını öğreniyoruz.

Bakteriler yaşam için vazgeçilmez. Toprakta, bedenimizde, her yerde varlar. Hepsi de yararlı. Bakterilerden çürütücü olanları genelde pek sevilmese de dünyadaki hayat döngüsünün önemli bir parçası. Gıda üretiminde mesela sirke yaparken bakteriler bize yardım ediyorlar. Bugün sirke için elmaları keserken bunları konuşuyoruz. Elmalardan sirkeye giderken iki farklı bakteri ailesi tam da zamanı geldiğinde uygun zamanda devreye giriyorlar. Biz sadece ortamı kuruyoruz. Sirke yaparken bakterileri gözlemlemek hayata dair örüntüleri keşfetmemize de yardımcı olabilir. Bir bakıyoruz çocuklar da gelmiş elma kesmeye başlamış.

Çocuklar kendilerine alan açılınca çok hızlı biçimde kendiliğinden sorumluluklar almaya başlar. Çevresel farkındalık ile gözlemlemeye, tartmaya başlar. Güçleri az değildir. Bizim yaptığınız herşeyi yapabilirler. Biraz destek sadece. Bazen anne babalara riskli gelebilecek durumlar kolaylaştırıcının desteği ile etkili bir öğrenme ve deneyimleme biçimine ışık tutar ve cesaret verir. Kamplarımızı buna göre tasarlar ve uygularız.

Bir grup sirke atölyesindeyken diğer tarafta bir grup da atık paletleri parçalayıp, kesip tabureler çaktılar. Serbest Gezen Çocuklar programına katılan çocukların oturması için düşünülen bu tabureler üst üste konunca bir masalda birbirinin üstüne çıkan mızıkacı hayvanlara benzemiş.

Bu kadar iş güçten sonra yavaşlama zamanı. Çocuk atölyeleri başlıyor, Önce resim yapmak istiyor çocuklar müzik dinleyerek. Ardından en sevilen yün iplerden yaptığımız Mandala. Motor becerilerini geliştiren, yaratıcılığı destekleyen keyifli bir iş mandala yapmak. Ancak bir şartı var. Düğüm atabilmek. Oturup önce düğüm atmayı öğreniyoruz. Ardından mandala...

Kampımızın tavuk kümesinde tavuklarımız yaşamaya başladılar. Mutfaktan çıkan yemek artıkları tavuklar için mükemmel bir besin. Tavukları beslemek ise kamptaki çocukların işi. Çocuklar çadır kurmak için, kümes işlerinin bitmesini beklememezi istedi bizden. Deneyimli kampçılar çadırlarını hızlıca kurup ilk kez çadır kuracaklara yardımcı oldular.

Akşam yemeğinin ardından güçlü kamp ateşinin etrafında toplandık. Ateş büyülü bir ortam kuruyor. Bu kadim gelenek hepimizin genlerine kazınmış. Kamplara ilk kez gelen çocuklar ve tabii büyükler uzun süre ateşin büyüsünden kendini alamıyor. Çocukların heyecanının yatışmasını beklemek, ateş ile ilgili ihtiyacın giderilmesini beklemek, geri durmak kamp liderinin görevi. Ancak grup olarak kendiliğinden bir dinginlik yakalandığında masal başlayabilir.

Fakat ateş başı sohbeti uzun. Çocuklar yattıktan sonra, ebeveynler keyfe devam ediyor.

Pazar günü erken kalkanlar taze çayı içerlerken çadır deneyimlerini paylaşıyorlar. Konaklama için iki seçenek var kampımızda. Çadır ve komşumuz Cam Ocağı Vakfı'nın misafir odaları. Havalar soğudukça Cam ocağı misafirhanesi daha bir cazip geliyor katılımcılarımıza. Kamplara günü birlik katılmak da mümkün tasarımımızda.

Kahvaltı sonrası çocuklar kitap okumak için Nar Cafeye gidiyorlar. Bugün ayrıca turşu atölyemiz var. Açık kaynak felsefesi ile bilgi ve deneyimimizi paylaşıyoruz. Sirke ve turşu kampımızın ambarında yerini alacak. Kamp mutfağında, kurucu ailelerin mutfağında ve katılımcılarımızın mutfağında kullanılacak.

Öğle yemeğinin ardından Ambarımız açılıyor katılımcılarımıza. Birlikte yaptığımız turşular raflarda yerini alıyor. 15 gün sonra yenmeye hazır olarak.

Ve bir kampımızın daha sonuna geliyoruz katılımcılarımızı bir bir uğurlayarak.

Seteney Koz

Eylül ayı iklimi kamp için güzel. Yazın son günleri sonbaharın başı. Aynı ilkbaharda olduğu gibi doğada bu geçiş döneminde gözlemlenecek bir çok sır ve ilişkiler bütünü var. Ekolojik ayak izini azaltmak ve karşılıklı fayda için yakın köyler ile de ilişkiyi önemsiyoruz çiftlik olarak. Nasıl kampın kalbi mutfaksa yakın çevredeki köyler ile de kamptaki bereketi destekleyecek şekilde ilişki kurmak bizim tasarımımızda var. Beyhan Abla bu hafta mutfakta. Sakine Ablanın geleneksel fırınında yaptığı ekşi mayalı ekmekler, Beytullah Abinin bahçesinden sebzeler, Levent Abinin Afyon yaylalarından gelen etleri, karşı köydeki mandaların sütünden Salim Usta'nın yaptığı yoğurt yine bu hafta soframızda.

Katılımcılarımızı bugün Permakamp çocukları karşılıyor. Permakamp çocuklarının ilk görevi dikkat edilecek alanları o gün gelen katılımcılarımıza öğretmek.

Yetişkinler yerleşme ardından çaylarını içerken çocuklar oyun alanına gidiyor. Ailelere çocuğum nerede diye sorduran tamamen çocukların tasarladığı ve çivilerini çaktığı bir macera istasyonumuz var. Bu istasyonda herşey biraz garip. Tabii biz yetişkinlere göre garip. Merdiveni yamuk, trabzanları iple bağlı, ip istasyona geçiş yükseltilmiş, ağaça hızlı çarpabilmek için özel ayarlanmış eğimde bir hava kaykaylı, altkatın yarı zemin tahtası döşenmemiş.

Düşünün çocuklar bizim kurduğumuz yaşam alanlarından o kadar sıkılmışlar ki bizi hayrete düşürecek taleplerle şekillendi bu macera alanı. Bizim de bir şartımız vardı yanlız. Tüm çocuklara bu detayları öğreteceklerdi.

Ekolojik gıdalardan hazırlanmış kahvaltının ardından bütün katılımcılar bulaşıklarını kendi yıkıyor. Herhangi bir faaliyetimiz sonucu ortaya çıkan sonuçlardan sorumluyuz ne de olsa. Farkındalık burada başlıyor. Bazı çocuklar işi oyuna çevirmişler bulaşığını yıkamayı unutanların bulaşıklarını da yıkıyorlar. Başkasının bulaşığını yıkamak; zorlama olmadan, söylenmeden. Çocuklar mutluluğun sırrını biliyor.

Kahvaltının ardından çocuklar için orman yürüyüşü, büyükler için oryantasyon ve sohbet zamanı.

Orman ekibi yola koyuluyor. Biz neden gidemiyoruz diyen büyükler de olmuyor değil. Yapılandırılmamış oyun alanlarında yetişkinlerde yeterince geri durabilirse, çocuklar için tam bir mutluluk alanı oluşur. Bir çocuğun anılarını tasarlayamayız. Anılar derin ve kalıcı olur. Mesela bu büyüklük, boşluk içerisinde çocukta empati gelişir. Artık farklı duygular oluşur. Kamplarımızı tasarlarken bu etkenlere zemin hazırlayan doğa farkındalığı çalışmaları yürütürüz. Mesela çocukların kendi hikayelerini yazmaları için orman yürüyüşüne ebeveynler katılmaz. Mücevher böcek, sihirli mantar, kaybolan yavru keçi…..

Çocukların ormandan dönüşüyle sohbetimiz sona eriyor. Şimdi maceraları dinleme zamanı.

Mutfaktan gelen yemek hazır nidası hepimiz için candır:) Bu nida güçlü olmak zorundadır ki işe dalmış birisine de duyurabilelim. Kamptaki herkes yemeğe çağırılır. Nefis bir öğle yemeğini çocuklar kendi masalarında yetişkinler kendi masalarında sohbet muhabbet keyifle yiyiyoruz. Ardından atölye zamanı.

Bu hafta kışlık hazırlıklara devam. Fermantasyon önemli bir konu. Bu haftaki atölyelerimizi bu konu etrafında oluşturduk. Hep birlikte sirke ve turşu yapımını öğreniyoruz.

Bakteriler yaşam için vazgeçilmez. Toprakta, bedenimizde, her yerde varlar. Hepsi de yararlı. Bakterilerden çürütücü olanları genelde pek sevilmese de dünyadaki hayat döngüsünün önemli bir parçası. Gıda üretiminde mesela sirke yaparken bakteriler bize yardım ediyorlar. Bugün sirke için elmaları keserken bunları konuşuyoruz. Elmalardan sirkeye giderken iki farklı bakteri ailesi tam da zamanı geldiğinde uygun zamanda devreye giriyorlar. Biz sadece ortamı kuruyoruz. Sirke yaparken bakterileri gözlemlemek hayata dair örüntüleri keşfetmemize de yardımcı olabilir. Bir bakıyoruz çocuklar da gelmiş elma kesmeye başlamış.

Çocuklar kendilerine alan açılınca çok hızlı biçimde kendiliğinden sorumluluklar almaya başlar. Çevresel farkındalık ile gözlemlemeye, tartmaya başlar. Güçleri az değildir. Bizim yaptığınız herşeyi yapabilirler. Biraz destek sadece. Bazen anne babalara riskli gelebilecek durumlar kolaylaştırıcının desteği ile etkili bir öğrenme ve deneyimleme biçimine ışık tutar ve cesaret verir. Kamplarımızı buna göre tasarlar ve uygularız.

Bir grup sirke atölyesindeyken diğer tarafta bir grup da atık paletleri parçalayıp, kesip tabureler çaktılar. Serbest Gezen Çocuklar programına katılan çocukların oturması için düşünülen bu tabureler üst üste konunca bir masalda birbirinin üstüne çıkan mızıkacı hayvanlara benzemiş.

Bu kadar iş güçten sonra yavaşlama zamanı. Çocuk atölyeleri başlıyor, Önce resim yapmak istiyor çocuklar müzik dinleyerek. Ardından en sevilen yün iplerden yaptığımız Mandala. Motor becerilerini geliştiren, yaratıcılığı destekleyen keyifli bir iş mandala yapmak. Ancak bir şartı var. Düğüm atabilmek. Oturup önce düğüm atmayı öğreniyoruz. Ardından mandala...

Kampımızın tavuk kümesinde tavuklarımız yaşamaya başladılar. Mutfaktan çıkan yemek artıkları tavuklar için mükemmel bir besin. Tavukları beslemek ise kamptaki çocukların işi. Çocuklar çadır kurmak için, kümes işlerinin bitmesini beklememezi istedi bizden. Deneyimli kampçılar çadırlarını hızlıca kurup ilk kez çadır kuracaklara yardımcı oldular.

Akşam yemeğinin ardından güçlü kamp ateşinin etrafında toplandık. Ateş büyülü bir ortam kuruyor. Bu kadim gelenek hepimizin genlerine kazınmış. Kamplara ilk kez gelen çocuklar ve tabii büyükler uzun süre ateşin büyüsünden kendini alamıyor. Çocukların heyecanının yatışmasını beklemek, ateş ile ilgili ihtiyacın giderilmesini beklemek, geri durmak kamp liderinin görevi. Ancak grup olarak kendiliğinden bir dinginlik yakalandığında masal başlayabilir.

Fakat ateş başı sohbeti uzun. Çocuklar yattıktan sonra, ebeveynler keyfe devam ediyor.

Pazar günü erken kalkanlar taze çayı içerlerken çadır deneyimlerini paylaşıyorlar. Konaklama için iki seçenek var kampımızda. Çadır ve komşumuz Cam Ocağı Vakfı'nın misafir odaları. Havalar soğudukça Cam ocağı misafirhanesi daha bir cazip geliyor katılımcılarımıza. Kamplara günü birlik katılmak da mümkün tasarımımızda.

Kahvaltı sonrası çocuklar kitap okumak için Nar Cafeye gidiyorlar. Bugün ayrıca turşu atölyemiz var. Açık kaynak felsefesi ile bilgi ve deneyimimizi paylaşıyoruz. Sirke ve turşu kampımızın ambarında yerini alacak. Kamp mutfağında, kurucu ailelerin mutfağında ve katılımcılarımızın mutfağında kullanılacak.

Öğle yemeğinin ardından Ambarımız açılıyor katılımcılarımıza. Birlikte yaptığımız turşular raflarda yerini alıyor. 15 gün sonra yenmeye hazır olarak.

Ve bir kampımızın daha sonuna geliyoruz katılımcılarımızı bir bir uğurlayarak.

Seteney Koz

Güneşli ve taze bir Ağustos sabahı. Şehrin sunduğu seçenekler ile yetinmeyen maceracı katılımcılarımızı karşılıyoruz. Alışıldık bir tanıtım faaliyetimiz hiç olmadı. Web sitemiz de hızlıca bir kaç tıklama ile kayıt olmaya uygun tasarlanmamış. Okumak keşfetmek ve biraz da cesaret etmek gerekiyor. Böylece alışıldık şehir seçeneklerinden ayrışıyoruz. Gerçekten ne istediğini bilen katılımcılarla kamplar bir o kadar keyifli oluyor.

Sayfa 1 / 13
Cron Job Starts