Bu sayfayı yazdır

Menekşe Yaylası Kampı Kasım 2010

Yine bir sonbahar, yine vazgeçilmezimiz menekşe yaylası. Bu Erin ile 3. kere gidişimiz ancak bu sefer eksikliğini çokça hissettiğimiz bir durum ile karşılaştık: Erin’in yaşıtı bir çocuk olmaması. O yüzden bu yazıya bir duyuru ile başlamak istiyorum. Yeni bir platform olulturmaya karar verdik.

Nasıl ki çocuklu aileler etrafımızda yokken oyun gruplarının faydalı olacağına inandık ve Benimle Oynar mısın Anne? platformunu oluşturduk şimdi de kampa giden ailelerin yoksunluğu içerisinde “Kampa Gidelim mi Baba?” demeye karar verdik. Şimdilik elimden geldiğince eskiye ait yazıları girdiğim bu sayfaya zaman içerisinde çocukla kamp yapmanın güzelliklerini,zorluklarını, faydalarını yazarak aileleri bu konuda motive etmeyi hedefliyoruz. Bu aydan itibaren kışa girmiş bulunuyoruz ancak bahar ayı geldiğinde beraber kampa gidebileceğimiz aileleri bilinçlendirip bu konuya dikkat çekmeyi kendmize görev bildik. Faydaları hakkında zaman içerisinde konuşmaya devam edeceğiz o ayrı ancak kış geldi diye doğadan uzaklaşmak ne haddimize: orman var koskoca bununla başlayabiliriz diye düşündük, siteden duyuru yaparak hafta sonlarını kapalı alışveriş merkezlerinden açık alanlara yönlendirmek için organizasyonlar yapıyor olacağız. Şuradan tıklayıp e-posta adresinizi bırakırsanız her türlü doğa aktivitesinden haberdar olacaksınız.

Şimdi gelelim bu Menekşe Yaylasında neler oldu neler olmadı. Neler olmadı: Erin dileği gibi oynayamadı bence. Oynadı tabii koşturdu, dalından şu eciş bücüş elmalardan mis gibi kopardı yedi. Kendilerine yayla elması deniyor toplanıp eve getirilip bir güzel içine tarçın eklenip demlenip içiliyor. Ekşimik suratla bol bol c vitamini depoladı muşmulalardan. bu sene geçen seneki kadar güzel değillerdi ama böyle dediğime bakma sevgili okur marketten manavdan alınanlara taş çıkartır dalından koparıp yemek. Ben de kıpkırmızı kuşburnu doldurdum ceplerime getirdim eve bu sefer çürütmeden tüketmeyi hedefliyorum. Olmayan neydi? Yukarıda bahsettiğim şen şakrak güneş altında yayla ortasında top oynayan veletler!

Olsun ne yapalım bu son olsun gelecekte Erin annesine partner yoga parterliği yerine tek kale maç yapsın! Fiko da dallardan düşen elmaların yerine kırmızı yanaklı bebeler assın!

Hava mükemmeldi. Kaçırdığımızı düşündüğümüz pastırma sıcağı bize sanırım son demini yaşattı. Güneş indimi tepelerin ardına buz keser yaylalar ya olmadı bu sefer: polar bile giymedim yatana kadar. Tarhana çorbamız, odun ateşinde köşedeki yayla evinden bulduğumuz tavada kızaran köftelerimiz, elinde gps varken çalışmadı diye koklaya koklaya gecenin bir köründe bizi bulan Fikonun kurban etleri, irmik helvamız, yoldan topladığımız kestaneler ve yayla elmalarından yapılmış mis gibi bir çay ile uğurladık bu sonbaharı.

 

Vukuatsız geçer mi biz Menekşeye gideriz de! Geçen sene Erin’in tutulan boynu bu sene Alpay’ın ağrıyan başı! Evde süs diye bırakılan ilk yardım çantası ve içinde kalan ağrı kesiciler! Sabah saat 5 gibi gözlerimi bir açtım ki Alpay başını sağdan sola atıyor. Tüm gece baş ağrısından ölmüş artık midesi de bulanmaya başlayınca ve ben de uyanınca bana söyleme kararı almış. Alpay ölüyorum demeden söylemez genel olarak hele ki ilaç istediyse yandım allah!

Koşar adım çadırdan fırladım Fikoyu uyandırdım. Bir gün önce yürüyüş sırasında yaylanın üstündeki evde kalanlar ile konuşmuştuk ve bir ihtimal onlarda ağrı kesici vardır diye birlikte başladık yolu tırmanmaya. Normalde bir gün önce 1 saatte çıkmıştık Erinle ve kestirmek benim için zordu kaç dakikada çıkıp inebileceğimi.

Fiko ile konuşa konuşa gittik sanırım yol 15-20 dakikada bitti. Çok şükür ki minosetleri vardı! Tabii sabahın 05:30 sularında sıcacık uyku tulumundan adamcağızı çıkartmak, önce Fikoyu sonra yukarıdakini .. İki ağrı kesici ile uykuya daldı Alpay ve sonra ben de uyumuşum bir iki saat kadar. Neymiş: İlk yardım çantasının evde kendine bile yardımı yokmuş! Malzeme kontrol listesi olmadan kampa hazırlanılmazmış öyle kafana göre! Küçücük bir ilaç sabahın 5′inde adama yamaç tırmandırırmış!

{phocagallery view=category|categoryid=19|limitstart=0|limitcount=0}

Ayça Oğuş

1977 İstanbul doğumlu. 1995 İtalyan lisesi, 1999 Kocaeli Üniversitesi Ekonomi mezunu.Önce gezi ve doğa fotoğrafçılığı yaptı. 2007 yılında anne oldu, fotoğrafçılık teması çocuklara yöneldi.2009 yılından beri doğum fotoğrafları , 2010 yılından beri yeni doğan bebek fotoğrafları çekmektedir.2010 -2014 yılları arasında Muammer Yanmaz Fotoğraf Atölyesinde Doğum Fotoğrafçılığı Atölyesi
2015 FUJIFILM EĞİTİM MERKEZİ Doğum Fotoğrafçılığı Atölyesi vermiştir halen özel dersler veremeye devam etmektedir.
Deneyimlerini ve yaşam tarzını anlattığı 2006 yılından beri yazdığı Pi-NiK Kuş adlı blogun yazarıdır.
Ailesi ile birlikte ” Kampa Gidelim mi Baba”  diyerek, diğer ailelere doğa içerisinde yaşayabilecekleri kamplara götürmek konusunda rehberlik yapmaktadır.
Kendi içsel yolculuğunda 2001 yılından öğrenci olarak başladığı yogada 2016 da Deniz Bağan ve Çelen Arıman’dan temel yoga hocalık eğitimini, 2017’de Gizem Onay Collet’ten Hamile yogası hocalık eğitimini tamamlamış halen Çelen Arıman’dan Yin Yoga hocalık eğitimi almaya devam etmekte, Hamile yogası ve başlangıç seviyesi yoga dersleri vermektedir.
Mandala Meditasyonunu bir şifa çalışması olarak kullanarak, yetişkin ve çocuklarla Mandala Atölyelerine liderlik ederek katılımcıların kendi yolculuklarını yaratmalarına yardımcı olmaktadır.Sergiler:2005 Aralık Yalçın Savuran ve proje grubu ile bir gölge konulu karma sergi

2010 Aslı Tür ve ÖzlemTuran ile “Her Damlası Altın:Anne sütü” Sergisi

2012 Bige Yalın ve Özlem Turan ile “Anneliğe Doğmak” Sergisi”

2013 40 Haramiler “İnsan Hikayeleri” Karma Fotoğraf Sergisi

2013 10. Renk : Paris Projesi Sergisi

2015 : Yüzkumbarası Projesi

6 yorum

  • Yorum Linki zeynep Pazartesi, 31 Ekim 2016 22:50 yazan zeynep

    çok güzel ve açıklayıcı bi yazı olmuş, ellerinize sağlık devamını bekleriz :)

  • Yorum Linki Burcu Pazar, 06 May 2012 22:04 yazan Burcu

    gerçekten çok imrendim ilk fırsatta bizde organize olup ailecek kamp yapacağız :) ) şu sıralar sanırım en güzeller zamanlardan biri olsa gerek. sizden gelecek organizasyonlarıda şevkle bekliyoruz.
    burcu-özgür-derin.

  • Yorum Linki Ayça Pazar, 06 May 2012 22:03 yazan Ayça

    Elbete Öznur buradan yayınlayacağız.. sizin de organize ettiğini zçocuklu kamplar olursa lütfen buradan duyurun.. onu da yayınlarım ve biz de katılabiliriz :) sevgiler

  • Yorum Linki öznur Pazar, 06 May 2012 22:02 yazan öznur

    Biz özgürle (eşimle) uzun zaman yazları kamp tatili yapan, her fırsatta haftasonları dağa kıra bayıra kendini vuran bir çekirdek aileydik… Kızımız defne aramıza katılalı yaklaşık 2.5 yıl oldu…Hep hayalimizdi beraber kamp yapmak , gezmek dolaşmak… işlerimiz fırsat verdiği sürece (malesef kış döneminde çok çalışmak gerekiyor:( ) size katılmayı çok isteriz, bahar la beraber haberdar olduğumuz etkinliklere katılmayı çok isteriz… sevgiler
    öznur

  • Yorum Linki yapıncak Pazar, 06 May 2012 21:54 yazan yapıncak

    Sevgili Alpay Baba ve tabii Ayça’cığım, harikasınız. Gidelim evet, gitsinler. Öyle güzel bir post ki bu, öyle harika fotoğraflar, doğanın kokusu burnuma geldi, toprağın serinliğini hissettim, güneş gözümü kamaştırdı. Gerçekten… Ve nasıl güzel hazırlanmış bir video, içinde kendi üzerime alındığım muhteşem bir sürpriz var hem de. Erin’ciğim gerçekten orda olmak isterdik, birlikte müzik de yapardık hem :) Benim haftasonu durumum hep zor ama Ada ve babası ne yapıp edip katılacaklar size, katılmalılar. En yakın zamanda…

  • Yorum Linki Özgeee Pazar, 06 May 2012 21:53 yazan Özgeee

    Harika fikir, tebrikler doğa sever ebeveynler!