Bu senenin ilk kampına ancak bu haftasonu çıkabildik. Gene amaç çocuklu ailelerle birlikte keyifli bir haftasonu olduğu için Kampa gidelim mi baba gurubu ile gittik. 25 çadır kadar vardık. Amacımız Kocayayla’ya çıkmaktı ama yollar kar nedeni ile kötü durumda olduğundan samandereye kadar gidebildik. Artık kendimizi bir parça tecrübeli çadırcılar diyebiliriz sanırım. Çünkü bu sefer çok daha kısa sürede hazırlanıp çok daha kısa sürede yerleştik. Ve yürüyüşe çıkmadan önce güzelce güneşlenip keyif yapacak zamanımız da oldu. Hatta ben resmen istakoz gibi oldum. Kıpkırmızı yüzle gezdim bütün haftasonu. İlk gün biraz yukarılara çıktık. Biraz yamaç tırmandık (daha çok çocuklar tırmandı) biraz ağaca çıktık, biraz da kütük üstünde denge çalışması yaptık. Bol bol dağ havası aldık. Her yerden fışkıran şifalı doğal sulardan içtik. Çadırımıza komşu olan Bülent abiden çok güzel yenebilir bitkiler dersleri aldık.
Çok farklı bir deneyim yaşadık bu hafta sonu. Buluşma yerimizden çıkacağımız yaylanın yönüne baktığımızda tepeler kar kaplıydı. Ve yaylalar da genellikle o tepelerin en tepesinde olur. Buluşma noktamızdan sonra yola koyulduk. Yaklaşık 1300 m den itibaren kar yol kenarlarında belirdi.
Artık havalar sertleşmeye başladı. Soğuk havalara hazırlıklı ama birazda fazladan güneş beklemiyor da değiliz. Buluşma yerimiz çok güzel. Tüm aileler toplandıktan sonra yaylaya doğru yola koyulduk. 15 km orman yolu tırmanışından sonra yaylaya vardık.
İlk gözlediğim şey cevrede yakacak odun varlığı idi. Çünkü ateşi sabaha kadar sondürmemek lazımdı. Sıkıntı yoktu. Yaylacılar artık gittiğinden evlerin arasına göl manzaralı kampımızı kurduk.
Bu sefer 2 gece konaklayacağız. Bu sebeple ilk günü hazırlık ve keyif işlerine ayıralım diye düşündük. Hemen ateşimizi yakıp yerleşmeye giriştik.
Çiğdem yaylası kamp macerasını yazma görevi bu sefer bana ait. Özellikle yazmak istedim çünkü bu Erin doğduğundan beri O’nsuz yaptığımız ilk kamp. Nisan ayından beri her hafta sonunu kampta sonra da yazı Dedetepe’de geçiren oğlumuz isyan bayrağını çekti bence bu sefer : "siz gidin ben anneannemle kalacağım” dedi. Biz de kabul ettik. Perşembe akşamından kendisini anneannesine uğurlayıp işlerimizi toparlayıp Cuma akşamı hazırlanıp Cumartesi sabahı eski günlerdeki gibi gün doğumunda yola çıktık.
Yine yağmur uyarıları eşliğinde sabah çok erken yollardaydık. Yağmur bizimde içinde olmak istediğimiz bir doğa olayıdır. Hazırlığınız tamam ise ve durumları yönetebilecek sabra sahipseniz unutulmaz zamanlar yaşanır. Öyle de oldu. Hava sabah çok güzeldi. Yaylaya vardığımızda yürüyüşümüz başlayana kadar sıcaktan kavrulduk. Sonrasında sanki birileri yüzünüze hafifce su püskürtüyor gibi bir durumda yayla keşfimizi yaptık.
Bu hafta nedense her şey biraz extra zor idi. 15 gündür bölgeye yağan yağmurdan dolayı yollar fena olmasada bozulmuştu. Derin yarıklar ve dar geçiş yolları arasında kıvrıla kıvrıla, inatla tüm katılımcılar ile yaylaya ulaştık. Güneşli fakat bazen bulutlu bir hafta sonu geçirdik. İlk gün yürüyüşümüz biraz dağınık olsada 2. Gün muhteşem bir yürüyüş yaptık.
Çocuklarımıza köy yaşamını deneyimletmek adına bu türde gezileri yapmayı uzun süredir istiyordum. Kırıntı köyü benim çok sevdiğim köylerden biri. Çevresi ve içindeki evler nispeten korunmuş ve ulaşım çokta kolay olmadığından çok ziyaretcisi yok şimdilik. Hayvanclık yapılıyor. Her ev kendi bahçesinde üretim yapıyor. Daha büyük oranda bir tarım yok. Endüstriye tarım yapılan tarlalar var ve bunların sayısının artmaması ancak köylünün bilinçlenmesi ve geçimini sağlayacak katma değerli ürün satabilmesine bağlı.
Adı gibi Kocaman olan yaylamız yine çok güzel 2 gün hediye etti bize. Bu sefer katılımcılarımız en çok kuru kıyafet sıkıntısı çektiler. Ne diyelim bizim görevimiz bu. Bu sefer katılımcılar kendi medyalarında birçok yazı yazdılar. Bizde bu kamp güncemizi bu yazıları derleyerek yapmayı düşündük. Haydi keyifli okumalar.
Sağnak yağmur uyarıları eşliğinde yola çıktık sabah erken. Gebze’den sonra yağmur kesildi. Yalova’da tekrar başladı. Hatta buluşma yerinde hafif bir ciseleme vardı. Maceracı aileler kararlılıkla gelmişler son eksiklerini tamamlıyorlardı.
Kış bitti. Gördüğümüz kadarı ile tam olarak bahar başlamamış. Hafif rüzgar eşliğinde hafta sonu Soğucak yaylası Çocuk kampını tamamladık. Katılımcılar keşke yazsa. Onlar yazmadığı için bana kalıyor bu yazı meselesi. Ama gördüğüm kadarı ile Erin çok özlemiş kampları. Zincirlerinden boşalmış tutsaklar gibi biran durmadan, oturmadan, gece yatarken yarın yapılacakları listeleyerek yattığı bir hafta sonu oldu.