Etikete göre gösterilenler aile kampları

Her zaman olduğumuzdan daha kalabalığız bu hafta ama hava yine aynı. Kış gelmek bilmiyor. Kasım ayında daha soğuk günlerimiz olmuşken bu hafta sonu yine sonbahardan çalınmış gibi.

Ekip heyecanlı. İki günümüzün kısa özetini anlatırken onlara yüzleri gülüyor. Özet olarak yemek yemek için yürüyüş yapacak olma fikri hepsini güldürüyor. Yemekler de yemek ama, atalık tohumlardan üretilmiş zehirsiz yemekler bunlar.

Kategori Gittik

En son bir ay önce köydeydik. Bu sefer KALEV Okulları veli ve çocuklarıyla beraberiz.   Geçen sefer köyden ayrılırken bu etkinlikte kar olur diye tahmin etmiştik. Hatta kar altında ilk ateşimizi yakarız yeni yıla girerken demiştik ama karın inadı tuttu gelmiyor. Soğuk bir kırağıyla başlıyor sabahlar. Toprağın ihtiyacı beyaz bir örtüyken, kaskatı kesiliyor dondan. Fırsat bu ya, bol bol toprak ve küresel ısınma konuşmamızın mayası oldu bu kış kuraklığı.

Kategori Gittik

Uzun süren kışın ardından yaylalara merhaba demek, toprağın ve baharın kokusunu içimize çekip bizi bekleyen maceralara doğru yola çıkmaya hazırız. Ekibimiz her zamanki gibi neşeli ve yaylaya varmak için sabırsızlar. Bu seferki kampımıza 3 tane birbirinden akıllı hayvan dostumuz da katılıyor, Kuki, Freyr ve Zeo. Onların da yabana özlemlerini kamp alanına ilk vardığımız dakikadan itibaren gözlemliyoruz. Sıkı arkadaş olup oyunlar oynamaya başlıyorlar.

Kategori Gittik

Çocuklarımızla Türkiye'nin en bakir coğrafyalarından, peynirin memleketi ve 2667 m de konumlanmış Boğatepe Köyünde Doğa ile içiçe, derede yüzdüğümüz, yerel, Ekolojik bir hafta geçirmek istermisiniz.

Boğatepe Köyü, Kars merkeze 42 km mesafede bir Malakan köyü. 1800 lü yılların sonunda bir kaç Malakan ailesinin yaylası iken 1900'lü yılların başlarında Peynir üretimine odaklanmışlar. 

Kategori Kars Çocuk

Artık Kasımın sonuna geliyoruz. Sonbaharın son günleri. Havalar soğumaya başladı. Artık güneşli günler pek nadir. Bu haftasonu ise bize hediye gibiydi adeta. Günlük güneşlik…

Bu hafta mutfakta kurucularımızdan Onur ve Seda var. Artık kış menümüz oturdu. Üreticimizden aldığımız sebzeler çeşitlendi. Mutfak ekibinin kış sebzeleri ile hazırladığı nefis yemekleri yiyiyoruz bu hafta.

Katılımcılarımızın gelişiyle kahvaltı başlıyor. Bulaşık ve toparlanmanın ardından başlıyor hava kaykayımız mesaisine. Ağlar keşfediliyor kaykay sırası beklerken. Malum çocuk sayımız sıra oluşturacak kadar kalabalık bu hafta. Sincabımız da selamlıyor çocukları daldan dala atlayarak.

Çocuklar ile orman yürüyüşüne giderken yetişkinler ile oryantasyon ve sohbet zamanı başlıyor. Oryantasyon uzun sürdü bu sefer, cevaplanacak bir çok soru vardı. Çocuk çalışmalarında bir çok deneyim kazandık. Meraklı soruları severiz. Kampagidelimmi ve Permakamp ailesi geniş bir aile. Farklı seviyelerde sorumluluk alan, farklı şekillerde taahütler veren yatırım yapan ya da farklı şekillerde destek veren ya da gönülden yanımızda olan çok katmanlı geçişken bir aile. Kampımızdan içeri giren her aile, web sitesi takipçilerimiz de bu ailenin bir parçası.

Orman tam kış havasına bürünmüş bu hafta. Yapraklar dökülmüş, yerde bir halı oluşturuyor. Daha bir aydınlık, daha bir nemli kokuyor. Mantarlar çeşitlenmiş. Su birikintilerini inceliyoruz, karşımıza çıkan ağaçları öğreniyoruz, mola yerimizde barınak yapımına girişiyoruz. Herkes kendi taşıyabileceği kadarını sırtlıyor getiriyor barınağa. Ağaçlara çıkmak serbest. Orman yürüyüşümüzde çıkış yokuşu biraz zorlasa da iniş güle oynaya pek bir keyifli oluyor.

Kampa vardığımızda çocuklar anne babalarına koşuyor büyük bir heyecanla. Ormanda yaptıklarını anlatmaya. Ama herşeyi anlatmadıklarını biliyoruz. Anıları onlara özel.

Öğle yemeğinin ardından bezelye, taze soğan, bakla ekimi yapıyoruz. Doğa çalışmalarını bütüncül kurguluyoruz. Özen ve yoğunlaşma dışarıdan verilemiyor, pozitif örnekler ve ortam tasarımı, birlikte çalışmak, algı açıklığı ve duygu yoğunluğunu getiriyor. Özenle ekimi yapılan yeni bahçenin yeri belli olsun diye etrafı ipli çitler ile çeviriyoruz. Permakamp'ta yanlışlıkla ekili alanlara basılmaması ve planlama için bu işaretlemeler çok önemli. Ekili alanlar çok değerli. Geçen yaz hasat ettiğimiz atalık akbuğday taneleri bu iklimde bu topraktaki ilk ürünlerdi. İlk sene tanışma senesiydi. Bu seneki nesil ortama daha aşina olacak. Hasat ettiğimiz buğdayları tekrar ekmeye karar verdik ve ekim ayında toprak ile buluşturduk. Kasım ayında yemyeşil bir çayır görüntüsü oluştu. Ama korumak lazım, koca buğday tarlası da işaretlenir miymiş demeyin. Aaa burada buğday mı ekiliymiş, haberim yoktu olmasın sonra!

Çay saatine bir katılımcımız çocuklar için evden nefis atıştırmalıklar getirmiş. Mis gibi ev yapımı ikramlar candır bizim için. Başımızın üstünde her zaman yeri var:) Çocular ise bu süprize ayrıca çok sevindiler ve hepsini afiyetle lüplettiler. Kampımızda paketli gıda, hazır ve katkı maddeli ürünler tüketmiyoruz, ayrıca tükettirmiyoruz. Getirdiğimiz yiyecekleri ise tüm çocuklara ikram edebilecek miktarda getiriyoruz. Paylaşmak en güzeli tabii ki. Ancak pandemi dolayısıyla elden ele paylaşımı sınırlıyoruz.

Çay saati sonrası çocukların bir kısmı hava kaykayında kayarkan bir kısmı da alet kullanmayı öğrenmek istedi ve çekiç ve çivi kullanarak yeni ekili alanlarımız için tabelalar hazırladı.

Tüm katılımcılarımız komşumuz Cam Ocağı'nın oadalarında konaklıyor bu kamp. Havalar soğudukça Cam Ocağı konaklama seçeneğimiz daha bir cazip bulunuyor katılımcılarımız tarafından. Çadır kurulumuna zaman ayırmasak da yine de çadır seçimi, uyku tulumu seçimi ve kullanımına dair bilgileri paylaştık.

Günlerin kısalması mevsimin gereği. Akşam yemeğini erkene çekmiş olsak da akşam yemeğinin son kısmı loş bir ortamda tamamlanıyor.

Havanın çabuk kararması kamp ateşinin de karanlıkta yakılmasını getiriyor. Kalabalık bir ekip kamp ateşini hızlıca yakıyor. Kamp ateşi güçlü. Masalların ardı arkası kesilmiyor. Her çocuğun anlatmak istediği masallar, fıkralar sormak istediği bilmeceler, gösterilecek popüler dans figürleri ve şarkılar var. Bir sıra oluşturma ihtiyacı oluşuyor. Yetişkinlerin bilmediği ama bütün çocukların bildiği şarkılar ağızlarımızı açık bırakıyor. Melis ve Derin'in iki farklı masalı iç içe geçirerek sırayla birer cümle söyleyerek anlatması ve dinleyenlerin her iki masalı da dikkatlice dinlemesi ateş başı anlatıcılığına yeni bir boyut kattı.

Hediye gibi sisli bir sabah. Kahvaltı zamanı ise günlük güneşlik

Çocuklar ile tohum üzerine sohbet ederek başlıyoruz tohum topu atölyemize. Sayımız bir hayli kalabalık. Farklı yaş grupları bir arada. O zaman tam takım çalışmasına müsait bir kadroyuz demektir. Hızlı bir iş bölümünün ardından başlıyoruz çalışmaya. Tohum topu için yumuşak ve otlardan temizlenmiş toprağa ihtiyacımız var. Bir grup hemen kapıyor kürekleri başlıyor kazmaya. Çamur hazırlamak için birazda suya ihtiyacımız var . Iki kişide koşuyor su getirmeye. Toprağımız ve suyumuz hazır olunca bir grup da başlıyor yoğurmaya. Çamurumuz hazır. Açıyoruz poğaça gibi, koyuyoruz tohumlarımızı ve yuvarlıyoruz pürüzsüz oluncaya kadar. Güneşe koyup kurutuyoruz. İşte tohum toplarımız hazır. Yanında götürmek isteyenler alıyor birer ikişer. Kalanı da fırlatıyoruz buğday tarlasına.

Tohum topu toprağı kazarak ekme şansımız olmadığı zamanlarda kullanabileceğimiz bir tohum ekme yöntemi. Tohumları gelişigüzel attığımızda, rüzgar uçurabilir, böcek veya hayvanlar tarafından yenilebilir veya çürüyebilirler. Ancak tohum topu yaparak tohumları uygun şartlar oluşuncaya kadar dış etkenlerden koruyabiliriz. Tohum toplarının ana malzemesi kildir. Kil oranı yüksek bir toprak ise tek başına yeterli.

Tohum topu atölyesi bitiyor ancak çamurla oyun daha yeni başlıyor. Çukurun içine girip saatlerce oynayanlar, kovayla su taşıyıp şelale yapanlar, yüzlerine maske yapıp dolaşanlar, yeniden tohum topu yapımına girişenler… "yemek hazır" sesine kadar bitmiyor çamurlu işler.

Anne babalar güneşin keyfini çıkarıyor. Çocukların yanlarına hiç uğramadığını nedense çok sonra farkediyorlar. Bir gün içindeki değişimi gözlemliyoruz.

Öğle yemeği sonrası gıda birliğimizin ambarı açılıyor katılımcılarımıza. Ertesi gün okul var ama güzel havanın keyfini sürmek ağır basıyor. Akşam üzeri bir bir uğurluyoruz katılımcılarımızı.

Seteney Koz

Kategori Gittik

Eylül ayı iklimi kamp için güzel. Yazın son günleri sonbaharın başı. Aynı ilkbaharda olduğu gibi doğada bu geçiş döneminde gözlemlenecek bir çok sır ve ilişkiler bütünü var. Ekolojik ayak izini azaltmak ve karşılıklı fayda için yakın köyler ile de ilişkiyi önemsiyoruz çiftlik olarak. Nasıl kampın kalbi mutfaksa yakın çevredeki köyler ile de kamptaki bereketi destekleyecek şekilde ilişki kurmak bizim tasarımımızda var. Beyhan Abla bu hafta mutfakta. Sakine Ablanın geleneksel fırınında yaptığı ekşi mayalı ekmekler, Beytullah Abinin bahçesinden sebzeler, Levent Abinin Afyon yaylalarından gelen etleri, karşı köydeki mandaların sütünden Salim Usta'nın yaptığı yoğurt yine bu hafta soframızda.

Katılımcılarımızı bugün Permakamp çocukları karşılıyor. Permakamp çocuklarının ilk görevi dikkat edilecek alanları o gün gelen katılımcılarımıza öğretmek.

Yetişkinler yerleşme ardından çaylarını içerken çocuklar oyun alanına gidiyor. Ailelere çocuğum nerede diye sorduran tamamen çocukların tasarladığı ve çivilerini çaktığı bir macera istasyonumuz var. Bu istasyonda herşey biraz garip. Tabii biz yetişkinlere göre garip. Merdiveni yamuk, trabzanları iple bağlı, ip istasyona geçiş yükseltilmiş, ağaça hızlı çarpabilmek için özel ayarlanmış eğimde bir hava kaykaylı, altkatın yarı zemin tahtası döşenmemiş.

Düşünün çocuklar bizim kurduğumuz yaşam alanlarından o kadar sıkılmışlar ki bizi hayrete düşürecek taleplerle şekillendi bu macera alanı. Bizim de bir şartımız vardı yanlız. Tüm çocuklara bu detayları öğreteceklerdi.

Ekolojik gıdalardan hazırlanmış kahvaltının ardından bütün katılımcılar bulaşıklarını kendi yıkıyor. Herhangi bir faaliyetimiz sonucu ortaya çıkan sonuçlardan sorumluyuz ne de olsa. Farkındalık burada başlıyor. Bazı çocuklar işi oyuna çevirmişler bulaşığını yıkamayı unutanların bulaşıklarını da yıkıyorlar. Başkasının bulaşığını yıkamak; zorlama olmadan, söylenmeden. Çocuklar mutluluğun sırrını biliyor.

Kahvaltının ardından çocuklar için orman yürüyüşü, büyükler için oryantasyon ve sohbet zamanı.

Orman ekibi yola koyuluyor. Biz neden gidemiyoruz diyen büyükler de olmuyor değil. Yapılandırılmamış oyun alanlarında yetişkinlerde yeterince geri durabilirse, çocuklar için tam bir mutluluk alanı oluşur. Bir çocuğun anılarını tasarlayamayız. Anılar derin ve kalıcı olur. Mesela bu büyüklük, boşluk içerisinde çocukta empati gelişir. Artık farklı duygular oluşur. Kamplarımızı tasarlarken bu etkenlere zemin hazırlayan doğa farkındalığı çalışmaları yürütürüz. Mesela çocukların kendi hikayelerini yazmaları için orman yürüyüşüne ebeveynler katılmaz. Mücevher böcek, sihirli mantar, kaybolan yavru keçi…..

Çocukların ormandan dönüşüyle sohbetimiz sona eriyor. Şimdi maceraları dinleme zamanı.

Mutfaktan gelen yemek hazır nidası hepimiz için candır:) Bu nida güçlü olmak zorundadır ki işe dalmış birisine de duyurabilelim. Kamptaki herkes yemeğe çağırılır. Nefis bir öğle yemeğini çocuklar kendi masalarında yetişkinler kendi masalarında sohbet muhabbet keyifle yiyiyoruz. Ardından atölye zamanı.

Bu hafta kışlık hazırlıklara devam. Fermantasyon önemli bir konu. Bu haftaki atölyelerimizi bu konu etrafında oluşturduk. Hep birlikte sirke ve turşu yapımını öğreniyoruz.

Bakteriler yaşam için vazgeçilmez. Toprakta, bedenimizde, her yerde varlar. Hepsi de yararlı. Bakterilerden çürütücü olanları genelde pek sevilmese de dünyadaki hayat döngüsünün önemli bir parçası. Gıda üretiminde mesela sirke yaparken bakteriler bize yardım ediyorlar. Bugün sirke için elmaları keserken bunları konuşuyoruz. Elmalardan sirkeye giderken iki farklı bakteri ailesi tam da zamanı geldiğinde uygun zamanda devreye giriyorlar. Biz sadece ortamı kuruyoruz. Sirke yaparken bakterileri gözlemlemek hayata dair örüntüleri keşfetmemize de yardımcı olabilir. Bir bakıyoruz çocuklar da gelmiş elma kesmeye başlamış.

Çocuklar kendilerine alan açılınca çok hızlı biçimde kendiliğinden sorumluluklar almaya başlar. Çevresel farkındalık ile gözlemlemeye, tartmaya başlar. Güçleri az değildir. Bizim yaptığınız herşeyi yapabilirler. Biraz destek sadece. Bazen anne babalara riskli gelebilecek durumlar kolaylaştırıcının desteği ile etkili bir öğrenme ve deneyimleme biçimine ışık tutar ve cesaret verir. Kamplarımızı buna göre tasarlar ve uygularız.

Bir grup sirke atölyesindeyken diğer tarafta bir grup da atık paletleri parçalayıp, kesip tabureler çaktılar. Serbest Gezen Çocuklar programına katılan çocukların oturması için düşünülen bu tabureler üst üste konunca bir masalda birbirinin üstüne çıkan mızıkacı hayvanlara benzemiş.

Bu kadar iş güçten sonra yavaşlama zamanı. Çocuk atölyeleri başlıyor, Önce resim yapmak istiyor çocuklar müzik dinleyerek. Ardından en sevilen yün iplerden yaptığımız Mandala. Motor becerilerini geliştiren, yaratıcılığı destekleyen keyifli bir iş mandala yapmak. Ancak bir şartı var. Düğüm atabilmek. Oturup önce düğüm atmayı öğreniyoruz. Ardından mandala...

Kampımızın tavuk kümesinde tavuklarımız yaşamaya başladılar. Mutfaktan çıkan yemek artıkları tavuklar için mükemmel bir besin. Tavukları beslemek ise kamptaki çocukların işi. Çocuklar çadır kurmak için, kümes işlerinin bitmesini beklememezi istedi bizden. Deneyimli kampçılar çadırlarını hızlıca kurup ilk kez çadır kuracaklara yardımcı oldular.

Akşam yemeğinin ardından güçlü kamp ateşinin etrafında toplandık. Ateş büyülü bir ortam kuruyor. Bu kadim gelenek hepimizin genlerine kazınmış. Kamplara ilk kez gelen çocuklar ve tabii büyükler uzun süre ateşin büyüsünden kendini alamıyor. Çocukların heyecanının yatışmasını beklemek, ateş ile ilgili ihtiyacın giderilmesini beklemek, geri durmak kamp liderinin görevi. Ancak grup olarak kendiliğinden bir dinginlik yakalandığında masal başlayabilir.

Fakat ateş başı sohbeti uzun. Çocuklar yattıktan sonra, ebeveynler keyfe devam ediyor.

Pazar günü erken kalkanlar taze çayı içerlerken çadır deneyimlerini paylaşıyorlar. Konaklama için iki seçenek var kampımızda. Çadır ve komşumuz Cam Ocağı Vakfı'nın misafir odaları. Havalar soğudukça Cam ocağı misafirhanesi daha bir cazip geliyor katılımcılarımıza. Kamplara günü birlik katılmak da mümkün tasarımımızda.

Kahvaltı sonrası çocuklar kitap okumak için Nar Cafeye gidiyorlar. Bugün ayrıca turşu atölyemiz var. Açık kaynak felsefesi ile bilgi ve deneyimimizi paylaşıyoruz. Sirke ve turşu kampımızın ambarında yerini alacak. Kamp mutfağında, kurucu ailelerin mutfağında ve katılımcılarımızın mutfağında kullanılacak.

Öğle yemeğinin ardından Ambarımız açılıyor katılımcılarımıza. Birlikte yaptığımız turşular raflarda yerini alıyor. 15 gün sonra yenmeye hazır olarak.

Ve bir kampımızın daha sonuna geliyoruz katılımcılarımızı bir bir uğurlayarak.

Seteney Koz

Kategori Gittik