Bu sayfayı yazdır

Çiğdem Yaylası Çocuk Kampı Güncesi

Gece saat 3:00. Gök gürültüsü ile uyandım. Camın önüne geldim. Yağmur fena yağıyor. Şöyle bir sabahı düşündüm. Tekrar dalmışım. Sabah erkenden yola çıkmıştık. Buluşma yerimize doğru hızla yol aldık. Sanırım bu yağmurdan dolayı vazgeçmiş birkaç katılımcı hariç herkes toparlandı. Ama sanırım buluşma saatine biraz daha uymaya çalışmalıyız.

Cami önünde buluşma köylüler tarafından merakla karşılanıyor. Yaylaya kampa gideceğimizi öğrenince güzel bir gülümseme oturuyor suratlarına. “ Soğuk olur ama haa” diye eklemekten alıkoyamıyorlar kendilerini.

 Eksikler tamamlandı arabalar peş peşe uzun bir konvoy olduk. O yol senin bu viraj senin tırmanıp durduk. Yol boyunca sis ve çiseleme hiç eksik olmadı. Ben arasıra geride kalanları kontrol etmeye çalışıyorum ama nafile. Konvoy uzun ve sonu görünmüyor.

Yaylaya vardığımızda bir anda acan hava hepimizin suratına bir gülücük konduruluyor. Tamam bu işi kıvırırız biz çadırlar ilk iş. Hemen arabalar kamp dışına çekiliyor ve çadırlar kuruluyor.

Arabaların kamp dışında olması çok önemli. Çünkü kamp attığımız alan nadir endemik ve değerli otların kökleri ile kaplanmış. Bu yer örtücü bitkiler uzun yıllarda oluşuyor ve aslında buralarda araba hiç dolaşmamalı. Yaylanın yerlileri buna kesinlikle dikkat etmiyor ama bizimde dikkat etmememizi gerektirmez bu durum. Çünkü seneye yine aynı yere kampa geldiğimizde yerler yeşil bitki kampı olsun istiyoruz. Aynı durum Ateş içinde geçerli. Bu sebeple kamplarımızda tek bir yerde ve otun az olduğu alanlarda ateş yakıyoruz. Bu ateş yerini de bırakıyoruz ki başkaları da aynı yerde ateş yaksın.

Ardından kısa atıştırmalar ve yürüyüş kararı aldık. Yaylayı tanımadığımızdan ve sis olduğundan tedarikli davranmak zorundayız. Ama yaylanın yerlisi osman abi bize klavuzluk etmeye aday ve hemen bize katılıyor.

Geniş bir daire rotası yürüyerek kamp alanına ulaşıyoruz. Sanki az evvel burası sisler altında değildi. Her yer açıldı. Güneş yüzünü gösterdi. GPS çocuk çocuk 7.5 km yürüdüğümüzü gösteriyor.

Ama hava soğuk olacak belli. Hemen büyük bir ateş alanı belirledik ve yaktık. Çocuklar eğlenirken biz gece  hazırlıklarını yapmıştık.

Gece hiç bulut kalmadı ve milyon yıldızlı otelimizde, büyük ateşimizle uzun uzun muhabbet ettik. Tek ateş başında buluşmamızın önemli bir sebebi de budur. Gece bilgi paylaşımları ve çocuklarımız ile ilgili geleceği konuşmak için iyi bir fırsattır. Çocuklarımızı doğayı ve kendisini, dolayısıyla da çevresindekileri sevebilmesinin yolu bu kamplardan geçiyor artık bize göre. Çünkü şehir yaşamlarında doğayı deneyimleme şansı bulamıyorlar. Bu projenin başarılı olması ise bol tekrara ve eğlenceli kampları bağlı.

 

Kampların eğlenceli geçebilmesi için katılımcıların oyunlara ve yürüyüşlere katılması gerekir. Babasının eğlendiğini gören çocuk ise istisnasız eğlenir.

Ertesi sabah hava yine mükemmeldi. Gece dışarda kalan su kaplarındaki su donmamış olsa da yerdeki çiğler donmuştu. Donmuş çiğ  kaplı bir zemine uyandık. Güneş çıkar çıkmaz her şeyi kuruttu. Kahvaltı sonrası tekrar 3.5 km yürüyüş. Eğlence adına yaylada karşımıza çıkan her fırsatı değerlendirdik. Büyük devin hikayesi, koltuğu. Sonrasında herkesin kendi programına göre kamptan ayrılması. Yayla tekrar sessiz.

Başka bir kampta görüşmek üzere

Alpay Oğuş

{phocagallery view=category|categoryid=37|limitstart=0|limitcount=0}

1 yorum

  • Yorum Linki CÜNEYT CANER Perşembe, 19 Eylül 2013 12:47 yazan CÜNEYT CANER

    Bu organizasyonu düşleyerek, hayata geçirdiğiniz için tebrik ve teşekkür ederim.

    Ben ve oğlum için çok şeyin ilk olduğu harika bir tecrübeydi ve çok keyif aldık. Yılın son bir-iki kampına üzülerek katılmayacak olsakta, ilk baharda başlayacak kamplarınızı heyecanla ve eksiklerimizi tamamlayarak bekliyor olacağız.

    İhtiyaçlarımızla ilgili siz, ekip arkadaşlarınız ve katılımcılara ayrıca çok teşekkürler.
    Görüşmek üzere...

Cron Job Starts